Kılıçdaroğlu döneminde CHP'nin Türkiye'nin geleceği açısından kritik önemde bir değişimden geçtiğini düşünüyorum. En son tezkereye "hayır" kararı ve HDP ile yakınlaşma şeklinde görülen bu değişim, CHP'nin milli güvenlik ve egemenlik anlayışında ciddi farklılaşma anlamına gelmekte. Kılıçdaroğlu'nun güncel polemiklerini ve atraksiyonlarını bir kenara bıraktığınızda, yaşanan değişimin, bu partinin geçmişi, kimliği, ideolojisi ve politikaları açısından dönüşümden ziyade başkalaşım şeklinde tezahür ettiği söylenebilir. CHP'nin değişimini taban-yönetici elit, söylem-kimlik ve hissiyatvizyon düzlemlerinde tutarlılık göstermemesi sebebiyle başkalaşım olarak niteleyebiliriz. Malum, 2011'den bu yana CHP'de liderlik rolünü pekiştiren Kılıçdaroğlu, taktik ve söylemleriyle öne çıkıyor. "Laiklik ve irtica" tartışmasını terk eden CHP, son yıllarda Cumhurbaşkanı Erdoğan karşıtlığı üzerinden bir siyasi çerçeve kurdu. Önce "tek adamlık", sonra cumhurbaşkanlığı sistemi üzerinden giden bu eleştirinin CHP'nin içine bakan yüzü hep karanlık kaldı. Bir çarpıcı örnek dindar kesimlere yönelik tavırla ilgili, diğeri de millilik...