Nihayet CHP'nin 24 Haziran seçimlerindeki cumhurbaşkanı adayı da
belli oldu. Seçime 51 gün kala... Ortak aday ve AK Parti kökenli
bir aday bulamayan Kılıçdaroğlu, CHP içinden bir ismi, Muharrem
İnce'yi ilan etmek zorunda kaldı.
Zorunda kaldı diyorum çünkü İnce, Kılıçdaroğlu'nun "ekonomi bilen,
kavgacı olmayan" tarifine uygun değil. En az Kılıçdaroğlu kadar,
hatta aday tanıtım toplantısındaki konuşmasında görüldüğü üzere,
daha "kavgacı" bir aday.
Aslında İnce, CHP'de aranan değil mecbur olunan bir aday, yani en
son seçenek. Şöyle ki, cumhurbaşkanlığı aday süreci başladıktan
sonra İnce, gayet "mahir" ve "ince" bir taktikle Kılıçdaroğlu'nu
"ya sen ya ben aday olayım" baskısı altına aldı.
"Erdoğan ile Gül arasında Erdoğan'ı tercih ederim" yorumuyla ortak
aday seçeneğini devre dışı bıraktırmaya, Akşener kadar olmasa da,
önemli katkıda bulundu. Aday olma cesareti gösteremeyen
Kılıçdaroğlu'nu "bu defa gerçek bir CHP'li aday" propagandası ile
kendi ismine zorladı.
Belli ki, 39 yıldır CHP'de siyaset yapan İnce, parti içindeki
dengeleri lehine çevirmeyi bildi. Böylece İnce, bu defa parti içi
siyasette Kılıçdaroğlu'nu yenmiş durumda. İki kez genel başkanlık
yarışını kaybetti ama bu kez partisinin cumhurbaşkanlığı adaylığı
ile kendisini Erdoğan karşısındaki performansı ile gösterebilecek
bir şans yakaladı.
Seçim sonucu ne olursa olsun Kılıçdaroğlu'nun başının belası
olacak. Hiç beklemiyorum, sadece bir ihtimal olarak konuşalım. Eğer
İnce Cumhurbaşkanı seçilirse parlamenter sisteme dönmeyi
deneyebilir ancak cumhurbaşkanlığı sistemine göre yönetmek zorunda
olacağından CHP'yi kontrolü altına alacaktır.
Cumhurbaşkanı seçilemediği durumda aldığı oyun yüzdesine göre
Kılıçdaroğlu'nu genel başkanlıktan devirebilecek güce kavuşabilir.
CHP'nin oyunun üstüne çıkması ve hele hele ikinci turda yarışması
halinde Kılıçdaroğlu'nun liderliği hayli zora girer.
İnce'nin tanıtım konuşmasında Erdoğan - Gül ilişkisinin yanı sıra Bahçeli - Akşener arasındaki sorunu da polemik konusu yapması çok yönlü bir oy iddiasına girdiğini gösterir. Yani Akşener de hedefte...
Elbette İnce'nin asıl derdi seçimi Erdoğan - İnce kapışmasına çevirmek... İnce'nin seçime iddialı asılması, Akşener'in CHP seçmeninden kendi adaylığına beklediği oy kaymasını durdurabilir. Dahası, İYİ Partililerin kafasını karıştırabilir.
Erdoğan ile kapışmak varken İnce ile de uğraşmak durumunda kalan Akşener'in, ikinci sıradaki aday olma hayali tümüyle suya düşebilir. Gül'ün ortak adaylığını engelleyen Akşener, bakalım, bu tehlikeyi savuşturmak için ne tür eylemlere başvuracak. *** Ana muhalefetin adayının İnce olması, 24 Haziran seçimlerinde vizyonlardan ziyade kişisel polemiklerin ve çok sert söylemlerin öne çıkacağını düşündürüyor. Zira CHP'nin iki kavgacı ismi Kılıçdaroğlu ve İnce meydanlarda olacak...
Popülizm, polemik ve demagojide Türkiye siyasetinin bilindik sınırları aşılabilir. İlk konuşmasında "50 bin avukatı 24 Haziran'da YSK önüne çağırmaktan" bahsetti bile...
Erdoğan ise rahat... Eski sağ siyasetçiler gibi polemik yapan bir adaya nasıl muamele edeceği konusunda tecrübeli. Hacı Bayram'da cuma kılmak ve 1. Meclis'ten başlamak CHP'lilerin Erdoğan ile yarışabileceği konular değil.
AK Parti'nin İnce'yi "aday olmaktan kaçan bir parti genel başkanının gösterdiği yedek aday" olarak karşılaması kuvvetle muhtemel. Erdoğan'ın eleştirilerinin "kaçak Kılıçdaroğlu" üzerinde yoğunlaşması durumunda İnce, kendini göstermek için daha fazla polemiğe ve sert söyleme yönelebilir.
Özel hayatına yönelik eleştirilerde öfke fırtınasına girmesi de olası. Ezcümle, İnce'nin coşkulu CHP'li adaylığı seçim sürecinde Akşener'i üzer, Erdoğan'ı hoşnut eder, sonrasında da Kılıçdaroğlu'nu zorlar.