Cumhurbaşkanı Erdoğan, 8 Mart Kadınlar Günü'ndeki açıklamalarıyla yeni bir tartışma başlattı. "Din adamı olarak ortaya çıkanların kadınlarla ilgili dinde yeri olmayan içtihatlarda" bulunmalarını eleştirdi. İslam'ın 14 asır öncesinin hükümleri ile uygulanamayacağını, "güncellenmesi" gerektiğini belirtti. Ve FETÖ'nün tahrip ettiği dini yaşam alanında Diyanet İşleri Başkanlığı'nın inisiyatif almasını istedi. Bu açıklamaların hedefi belliydi. Erdoğan, "asansörde halvet, çocuk yaşta evlilik ve kadınların dövülmesi" gibi söylemlerin İslam'a uygun olmadığını söylüyordu.
Cumhurbaşkanı'nın cümleleri kimilerince "dinde reform" isteği, kimilerince de "dindar gruplara, şahıslara karşı tavır" olarak algılandı. Halbuki Erdoğan'ın "güncellemeden" kastının nass (hüküm çıkarılacak kaynaklar; Kuran ve Sünnet) olmadığı, kadın karşıtı, gelenekselci fıkhi yorumlar olduğu netti. Yine de dün AK Parti siyaset akademisi açılışında meramını bir daha anlattı. İslam'ın "son din olarak değişmeyecek hakikat" olduğunu ve "dinde reformun kimsenin haddi olmadığını" vurguladı. "Zamanın değişmesiyle hükümler de değişir" şeklindeki meşhur mecelle kuralına işaret etti. İslam'ın her çağda söyleyecek sözü olduğunu, yorumların ve uygulamaların değişebileceğini yineledi.