Washington'ın YPG'yi silahlandırma kararı Ankara'nın tadını kaçırdı. Türk-Amerikan ilişkilerinde "kriz" olarak yorumlanan bu karar Erdoğan-Trump zirvesini daha da kritik hale getirdi. Erdoğan'ın son kararı "peşrev" olarak nitelemesi ve "nihai görüşmeyi" kendisinin Başkan ile yapacağını söylemesi ümidini bir ölçüde koruduğunu düşündürmekte.
Aslında, ABD'nin Ortadoğu yol haritasında Türkiye'ye nasıl bir yer verdiğinin ipuçları bu görüşmede netleşecek. Şimdiden anlaşılan şey, Ankara'nın Trump yönetimi ile arzu ettiği kapsamlı işbirliği arayışının arzu edilenden zor olacağı. Hatta inişli çıkışlı bir dönemi de içerebileceği. Yine, Obama'nın Ortadoğu'daki klasik ABD müttefiklerine yönelik olumsuz politikasını Trump'ın değiştirmesinin, eğer mümkünse tabii, hayli vakit alacağı.
Şurası açık, Trump'ın bölgemize yaklaşımı henüz tutarlı bir politika oluşturmaktan uzak. Bugünlerde Körfez ülkeleri ile İran'ı çevreleme hedefi üzerinden yürüyor. Yakın gelecekte ise Rusya ile yakınlaşma arayışının ve Suriye'de siyasi geçiş süreci politikasının şekillenmesini bekleyebiliriz. Trump'ın DEAŞ ile mücadele politikasında ise bir değişiklik yok. CENTCOM'un YPG ile Rakka'ya girme kararındaki ısrarı bunu gösteriyor.