Amerikan CBS televizyonuna yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD'nin Suriye ve Gülen politikalarından dolayı "hayal kırıklığı" içinde olduğunu söyledi.
Bu ifadeler Obama'nın Suriye'yi yıkıma götüren ve PKK- YPG- PYD'yi destekleyen "fiyasko" politikasını değerlendirmek için hatırı sayılır bir nezaket içeriyor.
Neticede Türkiye'nin "geleneksel müttefiki" ile yaşadığı krizin "güven bunalımı" boyutu derin olsa da Trump ile yeni bir sayfa açma arzusu ağır basıyor. Yine Erdoğan son dönemde Avrupa başkentlerinin PKK ve FETÖ'ye "kucak açmasını" daha sert bir dille sıklıkla eleştiriyor.
Bu yıl sonuna kadar vize serbestliği verilmezse geri kabul anlaşmasının bitmesinden ve AB ile müzakerelerin geleceğini milletin önüne getirmekten bahsediyor.
Bu pozisyonuna PakistanÖzbekistan gezisi dönüşünde Şanghay İşbirliği Örgütü'ne (ŞİÖ) üye olma seçeneğini de ekledi. Kanaatimce Erdoğan, ŞİÖ üyeliğini NATO'ya alternatif olarak görmüyor. AB ile gerilimin kalıcı olması durumunda jeopolitik bir açılım alanı olarak değerlendiriyor.
Yine de Erdoğan'ın Batı ile ilişkilerde neden eleştirel olduğuna daha yakından bakmak gerekli.
***
Türkiye'de klasik siyasetçilerin Batı'ya bakışı hayranlık ve nefret sarkacında oldu hep. İktidara gelenler Batı ile birlikte hareket etmeyi hep "vaz geçil(e)mezlik" olarak nitelediler.