Uluslararası siyasette yeni bir dönemin emareleri ortaya çıkarken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye siyasetini yenileme hamlesini başlattı bile. Elbette geçen Çarşamba AK Parti Grup toplantısında yaptığı konuşmadaki reformcu vurgularından bahsediyorum. Dünyanın siyasi ve ekonomik bakımdan "tarihi bir dönemden geçtiğini" söyleyen Erdoğan'ın serbest piyasa ekonomisi kurallarına, şeffaflığa, demokrasiye, kalkınmaya, hukuk devleti ilkesine vurgu yapması birçok çevrenin dikkatini çekti.
"Ülkemizi yerli ve uluslararası yatırımcılar nezdinde riski az, güveni yüksek, kazancı tatminkâr bir cazibe merkezi haline getirmekte kararlıyız" cümlesi de yeni ekonomi politikası olarak okundu. Alanım olmadığı için ekonomiyi uzmanlarına bırakarak kabaca beklentimi söyleyeyim: 2014 ya da 2011 öncesi gibi, daha ortodoks anlamda piyasacı bir ekonomiye gitmediğimiz ve hibrid bir döneme geçileceği görüşündeyim.