Rusya'nın sert "kuşatma savaşı" stratejisi ile 6 aylık bir
kuşatmadan sonra Halep direnişi kırıldı. Tıpkı 1999'da Grozni'de
olduğu gibi, on binlerce sivil öldürüldü.
Altyapı, hastaneler, okullar, pazaryerleri ve fırınlar ağır uçak
bombardımanı ile yıkıldı. En öldürücü bomba türleri ile; varil,
fosfor bombaları, napalm ve misket bombaları ile...
5 bin yıllık şehir kitlesel yıkım ve katliam yapılarak ele
geçirildi. Hem de dünyanın hâkim güçlerinin gözleri önünde...
Bakmayın ABD ve Rusya'nın BM büyükelçilerinin katliamla ilgili
kimin daha "acımasız, yalancı ve utanmaz" olduğu yönündeki
polemiklerine.
Evet Rusya, Kasım 2015'ten beri Suriye'de muhalifleri "ezme"
amacıyla vahşi bir bombardıman yürütmekte. Ancak unutulmasın, buna
alan açan ve göz yuman da Obama yönetimidir.
Halep katliamı insanlığın ve değerlerinin de öldüğü yer
oldu;
Srebrenitsa katliamı gibi. Şehirdeki yıkımı İkinci Dünya Savaşı'nda
Stalingrad veya Varşova'nın yaşadığı yıkıma benzetenler var. Benzer
iki gücün (Sovyetler ve Almanya) ordularının mücadelesinden farklı
bir savaş yaşandı Halep'te. Bir süper gücün hava desteği (Rusya),
bir bölgesel gücün milisleri (İran) ve acımasız bir rejimin ordusu
ile asimetrik bir güç kullanıldı muhaliflere ve sivillere karşı.
Halep'te yaşananlar 1995'teki Srebrenitsa katliamı ile
karşılaştırılabilir ancak.
Türkiye'nin Rusya ile görüşerek sağladığı "kısmi ateşkes"
Halep'teki sivillerin Esed ve Şii milislerin daha fazla katliam
yapmasından kurtulması için tek fırsat durumunda.
İran destekli Şii milisler ise ateşkesi tanımayarak İdlib'e gidecek
muhalifleri ve sivilleri Doğu Halep'te öldürmeye devam ediyor.
Tahliye konvoylarına saldırılar gerçekleşiyor. Cumhurbaşkanı
Erdoğan Putin'le görüşerek ateşkese uyulması ve "insani koridor"
açılması yönünde büyük gayret gösteriyor.
Ve Halep'ten gelecekler için "hazırlıkların tamam" olduğunu
söylüyor.
Rusya, Türkiye ile varılan uzlaşmaya uygun olarak İran'ı ve Esed'e
rağmen tahliyeyi yürütmeye çalışıyor.