AK Parti, dün, kuruluşunun on altıncı yıldönümünü kutladı. İki
buçuk ay sonra da iktidardaki on beşinci yılını tamamlayacak.
Erdoğan liderliğindeki AK Parti, Türkiye parti siyasetindeki
ezberleri bozan bir performans sergiledi. Çok sayıda "ilklerin"
partisi olmayı başardı.
Kesintisiz on beş yıllık iktidarla çok partili dönemin "istisnai
partisi" olduğunu gösterdi.
Hem reform dalgasıyla kurumları dönüştürdü hem de kendisini ülkenin
ve devletin bekasıyla özdeşleştirdi. Bunun anlamı Türkiye'nin
menfaatlerini yeniden tanımlayarak korumak demek.
Küresel ve bölgesel istikrarsızlık sarmalında etkin bir aktör
olarak kriz sonrası politikalarını geliştirebilmek demek.
Bu sentezi göremeyenler sürekli AK Parti'nin düşüşe geçtiğini
söylüyor ancak her seçim sonrası yanılıyorlar. Zira AK Parti'nin
gücü olan şeyi, esneklik ve adaptasyon kabiliyeti, zayıflık olarak
görüyorlar.
Sözgelimi "milli ve yerli" hassasiyetleri korumayı statükoculuk
olarak yorumluyorlar. Hatta "muhafazakâr demokrat iddialardan
vazgeçmek," "dönüşüm ve reform iradesinin kaybı" olarak
değerlendiriyorlar.
Halbuki AK Parti pratiğin içinden gelen altın bir dengeye ulaşmış
durumda. "Dönüşüm ve savunma" ikilisini birlikte yöneterek bugünkü
başarısını temin etti.
AK Parti ne Demokrat Parti gibi Kemalist vesayetçi yapıların
kendisini tasfiye etmesine müsaade etti. Ne de Anavatan Partisi
gibi iktidarda hızlı bir yıpranmaya uğrayarak milletin teveccühünü
kaybetti.
Gezi başkaldırısından da 17-25 Aralık yargı darbesinden de 15
Temmuz kanlı darbe girişiminden de sağ salim çıkmayı başardı.
Başbakan ve genel başkan değişimlerini parti bütünlüğüne zarar
getirmeden yapabildi. En önemlisi, yüzde 34 ile başladığı oylarını,
iktidarda iken yüzde 49'a taşıyabildi.
Bu başarıyı hem uluslararası sistemde "yükselen yıldız" olarak
resmedildiği dönemde hem de "Batı'dan kopan İslamcı otoriter parti"
şeklinde etiketlendiği zamanlarda sürdürebildi.
Saldırı altında iken ekonomik büyümeyi sürdürme ve yeni dış
politika açılımları yapabilme kabiliyetini gösterdi. Gerektiğinde,
Fırat Kalkanı Operasyonu gibi, sert güç kullandı.
Kuruluşundan bugüne hep tartışmaların odağında olan AK Parti'nin bu
başarısının arkasında güçlü liderlik, geniş kitlelere ulaşabilme,
icraatın ve çözümün adresi olarak konumlanma ve dinamik bir
teşkilatlanma bulunuyor.