ABD Başkanı Biden, 9-10 Aralık günlerinde iddialı "demokrasi
zirvesini" sanal olarak gerçekleştirdi. 110 ülkenin davetli olduğu
zirve, davetli seçim tercihlerinden dolayı başlamadan mahkûm
edilmişti zaten. Angola, Kongo, Hindistan, Filipinler ve Brezilya
zirveye dahil edilirken Türkiye, Bangladeş ve
Macaristan gibi ülkelerin dışarıda bırakılması
eleştirilmişti. Katılımcıların Amerikan milli çıkarlarına uygun
olarak düzenlendiği görüşü yaygın kanaat. Ve zirve, "geri
döndüğünü" ileri süren ABD'nin küresel liderlik iddiasının bir
uzantısı olarak görüldü. Gerçi Biden'ın bu zirveye çok anlam
yüklediğini biliyoruz. Daha başkan adayı iken Biden,
Foreign Affairs dergisinde
yayımladığı makalesinde demokrasiyi güçlendirme meselesini küresel
gündeme taşıma sözü vermişti. "Hür dünyanın milletlerini bir araya
getirecek küresel demokrasi zirvesi" toplamayı vaat etmişti.
SÖYLENECEK ÇOK ŞEY VAR
Kuşkusuz ilki, ABD'nin demokratik meşruiyetin belirleyicisi asla
olamayacağıdır. Dahası, bu demokrasi zirvesinin değerlerden çok
jeopolitik hesaplara dayandığıdır. Zirvenin arkasındaki ana
jeopolitik hedef, Çin'in...