Erdoğan-Trump zirvesi tam da beklediğim gibi sonuçlandı.
Semboller, birlikte çalışma iradesi, gerginlik havasının
toparlanması ve müzakereye devam açısından çok başarılı geçti.
Masadaki uzlaşmazlık konularında taraflar birbirlerini genişçe
dinleme ve anlama fırsatı buldu.
Aleyhteki bütün çabalara rağmen, Türk-Amerikan ilişkilerinin iki
liderin gayretleri ile rayında tutulduğunu söyleyebilirim.
Öncelikle Erdoğan'a "gitme" çağrısı yapan
muhalefet de "gelme" diyen Türkiye karşıtı
çevreler de boşa düştü. İki lider bu tür çabaları umursamadığını
bir kez daha gösterdi. Ziyaretin sembolleri Erdoğan'a verilen önemi
gösteriyordu: Trump'ın Erdoğan'a "hayranlık
ifadesi", liderlerin vücut dili, güvenlik
tedbirleri, toplantı süresi, katılanlar ve basın toplantısındaki
sürelerin kullanımı vs.
Kongre faktörü
Senatörleri toplantıya dahil eden Trump, Erdoğan'ın mesajlarını
Kongre'ye de doğrudan iletmesi için ortam oluşturdu.
Erdoğan'ın her şeyi doğrudan söylemesi Trump'ı rahatsız
etmiyor.
Senatörlerin ve bürokratların ise Türkiye'nin kararlılığını birinci
elden görmesi faydalıydı. YPG elebaşısı Ferhat Abdi Şahin ile
ilgili izletilen video CENTCOM yaklaşımı ile belirlenen zihinlere
ağır gelmiştir. Kendilerine verilen CIA belgesini de görmezden
gelmeleri şaşırtmaz.
Ancak Erdoğan'ın YPG ile mücadelede ısrarını ve kararlılığını
gördüler. Trump'ın ve Kongre'nin YPG konusunda Ankara'nın istediği
yere gelmesi çok zor. Bu kadar yatırım yaptıkları bir taşeronu bir
süre daha kollayacaklar. Ancak YPG konusunun en azından sembolik
tarafına (Başkan'ın muhatap almaması
gibi) daha dikkatli yaklaşmaları beklenebilir.
Yine, Senatör Graham'ın soykırım iddiasını gündeme getiren bir
tasarıyı Senato'da bloke etmesi görüşmenin etkisini görmek
açısından önemliydi.
Beyaz Saray'dan dünyaya
seslenmek
Basın toplantısında Erdoğan'ın yaptığı uzun konuşma Washington'daki
soğuk havayı bir nebze yumuşatmakla kalmadı. Ermeni soykırımı
iddiaları, Barış Pınarı Harekatı, DEAŞ, YPG ve FETÖ konularında
Türkiye'nin tezlerini dünyaya seslendirdi. Kuzey Suriye'de güvenli
bölge kurma önerisini paylaştı.
Terörle mücadele ve sığınmacılar konusunda Batı ülkelerinin
çelişkilerini yüzlerine vurdu. Erdoğan'ın mesajları, Türkiye'nin
uluslararası siyasette güçlü bir aktör olduğunu dosta düşmana bir
kez daha hatırlattı.
Amerikan kurumlarına da Ankara'nın asimetrik bir ilişkiden duyduğu
rahatsızlığı diplomasinin sınırları içinde yeniden ifade etti.
Erdoğan'ın nezaketsiz mektubu Trump'a iade etmesi de kameralar
önünde ABD Başkanı'na bir teröristi muhatap alma hatasını söylemesi
de Ankara'nın ikili ilişkinin düzlemini nereye taşıdığını açıkça
gösterdi.
Gerginlik konularında son
durum
Ankara-Washington hattındaki gerginlik konularının son durumunu
şöyle özetleyebilirim:
S-400'lerin kaderi.
Ankara ise "S-400'leri tamamen kaldırma
teklifini egemenlik haklarına tasarruf"
olarak görüyor.
Moskova ile "stratejik" ilişkisini bozmak
istemiyor.
F-35 ve S-400 uyum sorununa çözüm için heyet görüşmeleri
yapılacak.
NATO'nun koordinatörlüğüne de başvurulacak.
Bu zirve ile Washington'ın S-400ler konusunda yeni realiteyi
kabullenmesi için gerekli süre kazanıldı.
Müzakerelerin yeni raundu 3-4 Aralık NATO liderler zirvesinde
gerçekleşecek.
Erdoğan orada, tüm Batı başkentlerine terörle mücadele, güvenli
bölge ve mülteciler konularında güçlü mesajlar verecek.