Trump'ın tehditleri sonucu değiştirmedi. Tek tek aramalarla
yapılan baskıya rağmen dünya devletleri, ABD'yi yalnız bıraktı.
Genel Kurul 128 kabul, 9 ret ve 35 çekimser oyla Türkiye ve Yemen
öncülüğündeki tasarıyı kabul etti. Böylece, Güvenlik Konseyi'nin
478 sayılı kararı bir kez daha teyit edildi.
İki devletli çözüme ve "Madrid şartnamesini, Arap Barış
İnisiyatifi'ni ve Ortadoğu Dörtlüsü Yol Haritası'nı temel alan
kapsamlı, adil ve kalıcı bir barışa" duyulan inanç
pekiştirildi.
Elbette, bugünkü güç dengeleri açısından ABD'nin baskısı olmadan
İsrail'i barış sürecine zorlamak mümkün görünmüyor.
Yine de "Doğu Kudüs başkentli Filistin devleti" fikrinin
uluslararası toplum nezdinde haklılığını gösteren bu karar yeni bir
dönemin başlangıcı olarak tarihin sayfalarına geçecek.
Her şeyden önce, Trump'ın çıplak güce dayalı milliyetçi yaklaşımı
ABD'nin küresel rolü hakkında geri dönüşü olmayan bir meşruiyet
krizi doğurdu. ABD'nin Kudüs oylamasında BM'de yaşadığı yalnızlık
sadece suratları buruşturacak bir yenilgi değil.