24 Haziran seçimleri siyasi partiler ve mevcut siyaset erbabı
için tam bir dönüm noktası olacak. Bugün konuşulan, parlamenter
sistemin öne çıkardığı birçok figürün siyaset sahnesinden çekilmek
zorunda kalacağı bir tarih. Cumhur ittifakı 16 Nisan referandumu
ile kararlaştırılan cumhurbaşkanlığı sistemini yerleştirecek ve
kamuyu yeniden yapılandıracak bir beş yıl istiyor. Muhalefet ise
yeni sisteme göre cumhurbaşkanı seçip sonra parlamenter sisteme
dönmek niyetinde.
Seçimin erkene alınması muhalefetin hesaplarını zora soktuysa da
yeni sistemin aktörleri arasında kalabilmek için muhalefet bütün
kozlarını oynamak zorunda. CHP'den 15 milletvekilinin İyi Parti'ye
grup kurdurmak için geçmeleri ve çatı aday için CHP- Saadet- İyi
Parti hattındaki görüşmeler muhalefetin bu seçimleri ne kadar
hayati gördüğünün tezahürü.
CHP Grup Başkan Vekili Ö. Özel 24 Haziran'a kadar attıkları
adımlarla AK Parti'yi "çıldırtacaklarını" iddia ediyor. Erdoğan'dan
"kurtulmak" için siyasi hayatımıza yeni cinlikler katmaya
istekliler. İlk işleri Güneş Motel olayına benzetilen "hülle"
transferleri oldu. Daha ilginç sürprizler de yapma emelindeler.
Muhalefet tüm enerjisiyle kısa sürede masadaki bütün seçenekleri
deneyecek. İç ve dış parametreleri olan bir oyun planı kurulmaya
çalışılıyor. Batı medyasının Erdoğan'a karşı Gül ya da Akşener
ismini parlatmak için çabaları hiç dinmedi. Bu isimler ya da
benzerlerinin Batı medyasında alkış tufanı ile karşılanacağını
kestirmek hiç de zor değil.
"Tek adama karşı demokrasinin şahlanması" gibi hikâyeler
kalemşörlerin heybesinde şimdiden hazırdır. Bu çok yönlü
kampanyanın ilk gündemi hızlıca en uygun cumhurbaşkanı adayını
bulmak. Kamuoyunda konuşulan cumhurbaşkanı adaylarının hepsi bu bir
hafta içinde değerlendirilecek. Bu arada ittifak kurmak için çok
sayıda tanıdık, tanımadık girişime tanık olacağız. Kılıçdaroğlu'nun
sağdan bir aday önermesi ve kendisine kıyak yapılan Akşener'in
adaylıktan geri çekilmesi gibi adımlar ilk akla gelenler. Seçim
kampanyalarında da aşırı ve radikal söylemleri beklemeliyiz.
Kılıçdaroğlu dün Meclis'te "20 Temmuz darbesi" çıkışıyla sert
kampanyanın fitilini ateşledi.
Bence bu aşırı hareketliliğin temelinde muhalefet partilerinin her
birinin birinci turda kendi adayını çıkarmasının, eğer kalırsa,
ikinci turda bir adayda birleşmesi seçeneğinin Cumhur İttifakı'nın
lehine olacağını fark etmeleri. Bu sebeple ilk turda Erdoğan'ın
karşısına iddialı bir aday çıkarma seçeneğini hızlıca da olsa
denemek istiyorlar. Gül ya da sağa uygun başka bir isim etrafında
muhalefetin (HDP kısmı hariç) ittifakını sağlayarak... Sonuç
alabilirlerse üç adaylı bir seçim olur; Erdoğan, HDP'nin adayı ve
geri kalanın adayı. Bu formülle seçimi ikinci tura bırakıp HDP'nin
de dolaylı desteğini almayı arzu ediyorlar. HDP'yi ilk turdaki
muhalefetin ittifakına katmıyorum zira böylesi bir ittifak
milliyetçi-ulusalcı seçmenin tepkisine sebep olarak Erdoğan'ın ilk
turda almasını kolaylaştırır.
Muhalefetin bütün seçenekleri deneme ısrarı erken seçimlerde
tümüyle tasfiye olma korkusundan... Elbette Kılıçdaroğlu gibi
cumhurbaşkanı adayı olmayı istemeyip Meclis'te ve partisinin
başında kalmayı arzu edenler çıkabilir. Bunu gerçekleştirebilse
bile siyasetin kodlarının ne kadar değiştiğini ve istediği
makamlarda kalamadığını görecektir. Zira 24 Haziran seçimleri
siyasi aktörler için gerçek anlamıyla "tarihi bir seçim."
Eski sistemi temsil eden isimler Erdoğan'ın karşısına aday
çıkmamaları halinde yeni dönemde siyasette yer bulamayacaklarını
biliyorlar. Muhalefetin çaresizliği ve son şansımız korkusu
"ezberleri bozalım" derken "kaos havası" oluşturuyor. Türk seçmeni
istikrar vaat eden değişime oy verir, kaotik bir karşıtlığa
değil.