CHP ve İyi Parti'de sular durulmuyor. Kılıçdaroğlu olağanüstü
kurultaya gitmemek için direniyor. 59 il başkanı ortak açıklamayla
"kurultay olmaması, yerel seçimlere odaklanılması" yönünde genel
merkeze destek verdi. "İl başkanlarının mı, delegenin iradesi mi
önemli" polemiği yaşanıyor.
İnce ve diğer parti içi muhalefet ise kurultay için bastırıyor.
Akşener seçimli kurultayda genel başkan adayı olmayacağını
açıkladı.
İyi Parti'nin Akşener olmadan ayakta kalamayacağını düşünen
partililer tüm güçleriyle genel başkanlarını ikna etmeye
çabalıyor.
Biliyorlar ki, aksi takdirde önce yerel seçimlerde daha büyük bir
başarısızlık gelecek.
Sonra da beş yıllık dönemde İyi Parti'nin oyları MHP, CHP ve AK
Parti arasında paylaşılacak.
HDP ise 2015'te PKK'nın yeniden teröre başlamasında sonra içine
girdiği marjinalleşmeden hiçbir şekilde çıkma emaresi göstermiyor.
Bazı radikal milletvekillerinin Meclis'te yapacağı atraksiyonlar
terörle mücadele ve PKK'nın Suriye hayalleri arasına sıkışmışlığın
çaresizliğini artırmaktan başka bir işe yaramayacak.
Muhalefet partilerindeki kriz şimdilik liderlik sorunu şeklinde
tezahür ediyor. Ve sebepleri de 24 Haziran seçim sonuçlarının
gösterdiği başarısızlığa bağlanıyor.
Kılıçdaroğlu'nun çatı aday çıkarma girişimi ve Akşener'in
cumhurbaşkanı adaylığı ısrarıyla İnce'ye mahkûm kalması mevcut
krizin görünür sebepleri arasında.
Ancak sorun daha derinlerde.
Kılıçdaroğlu'nun işaret ettiği "örgütsel değişim" de krizi aşmak
için yeterli değil. Partilerde kimliğin ve ideolojinin mahiyeti,
politika önerisi geliştirme ve halkla sahici bağlar kurma konuları
da kapsamlı şekilde ele alınmak zorunda.
Daha önemlisi ise, muhalefetin uzun süredir iktidardan uzak kalmak
ve yapıcı bir muhalefet geliştirememekten kaynaklanan çok temel bir
sorunu var. O da Türkiye'nin değişen dünya siyasetindeki yerini
anlamlandıramamak.
Ve AK Parti'nin bu değişime verdiği cevapları doğru tahlil
edememek. Bütün bunların üzerine bir de yeni sistemin kurulmasının
getirdiği köklü dönüşümü kaçırmayı ekleyebilirsiniz. Bu kritik
dönemde muhalefetin kronikleşen iç sorunlarıyla uğraşmak zorunda
kalması mevcut zaaflarını telafisi zor hale getiriyor.
Zira muhalefet partileri yeni sistemin kurulma dönemini takipten ve
analiz ederek doğru tepkileri geliştirmekten hayli uzak
görünüyor.
Bu sistemi getiren AK Parti ve MHP de eski parlamenter sistemin siyaset kodlarının bittiğinin farkında olmalı.
24 Haziran hem bir bitişin hem de yeni bir başlangıcın seçimiydi.
Önümüzdeki yerel seçimler ise başkanlık sistemi yönetimindeki ilk seçimler olacak. Ve her parti için kritik sonuçlar üretmesi beklenmeli. Bu değişime hazır olmayan, ister iktidar ister muhalefet olsun, kaybedebilir. İktidar, yeni sistemi başarılı şekilde kurma ve oluşturulan yeni imkânları kullanma avantajına sahip.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeni sistem atamalarında "başarıya" yaptığı vurgu bununla irtibatlı.
İlk İletişim Başkanı hayırlı olsun
Yeni sistemin getirdiği önemli kurumlar arasında kurullar, ofisler ve yeni başkanlıklar bulunuyor.
Bunların arasında İletişim Başkanlığı ayrı bir öneme sahip.
Beş yıllık türbülanstan çıkan ve yeni bir atılım hamlesine girişen Türkiye'nin iç-dış tanıtımında koordinasyon, kamu diplomasisi, özellikle dış politikasına iletişim desteği ve karşıt lobilerin propagandalarıyla mücadele bu başkanlığın uhdesinde.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz salı gecesi yeni sistemin ilk iletişim başkanı olarak sevgili dostum Prof. Dr. Fahrettin Altun'u atadı. SETA'da yaklaşık beş yıl birlikte çalıştığımız Altun'un bu zor ve kutlu görevi hakkıyla yerine getireceğine canı gönülden inanıyorum. Dostuma yeni görevinde başarılar diliyorum.