Irak ordusunun Musul'u geri almak için ramazan ayından önce
askeri operasyon yapması beklenirken IŞİD, Irak'ta Ramadi'yi ve
Suriye'de ise tarihi Palmira şehrini ele geçirdi. Böylece,
IŞİD, "koalisyon güçleri"nin tüm çabalarına rağmen Irak'ta
Anbar eyaletinin neredeyse tamamını ve Suriye'nin de yarısını
kontrol eder hale geldi. Bu başarısını cephede yeni taktikler
geliştirme ve güç boşluklarını değerlendirmedeki dinamizmine
borçlu.
Irak'ta eski Baas rejimi subaylarından ve Sünnilerden elde ettiği
coğrafi derinliği yabancı savaşçıların sahadaki mahareti ile
birleştiriyor.
Suriye'de Esed rejiminin son dönemde muhalifler
karşısında mevzi kaybetmesini fırsat bilerek Palmira'yı rejim
askerlerinden kolaylıkla alabildi.
Ramadi'nin kaybı, Irak Başbakanı İbadi'nin Şii milisleri
sahaya sürmesi, İran'ın yardım önerisi Washington'da Obama'nın
IŞİD stratejisinin tekrardan tartışmaya açılmasıyla sonuçlandı.
Beyaz Saray Sözcüsü Eric Schultz, Ramadi'nin IŞİD'in eline
geçmesini bir"başarısızlık" olarak kabul ederken ABD
Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey de, bu
gerilemenin "üzücü ancak savaşın kaçınılmaz sonucu
olduğunu" açıkladı. Washington'da Obama'nın IŞİD
stratejisinde "yeni bir ayar" yapılıp yapılmayacağı
konuşuluyor.
Cumhuriyetçiler IŞİD karşıtı koalisyonun etkisizliği ve Türkiye'nin
bu mücadeleye daha aktif şekilde çekilememiş olması üzerinden Obama
yönetimini eleştiriyorlar. Bu eleştirilerin Obama'nın mevcut
politikası üzerinde etkili olması mümkün görünmüyor. Zira IŞİD ile
mücadele Obama'nın ABD'nin dünyadaki çatışma alanlarına ilişkin
rolüne dair genel perspektifi ve Ortadoğu politikasıyla
irtibatlı.