Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "artık 15 Temmuz öncesi gibi
davranamayız" cümlesiyle tüm siyaset kurumu adına formüle ettiği
uzlaşma iklimi genişlemeye devam ediyor.
Erdoğan bu yeni iklimin genişlemesinde ön alırken muhalifleri de
uzatılan ele karşılık veriyor. En son örneği Barolar Birliği
Başkanı Feyzioğlu ile Beştepe Külliyesi'nde görüşmesi ve verilen
olumlu mesajlar.
Güncel siyasetin polemiklerinde kaybolmasını istemediğimiz bu yeni
siyasi olgunluk aslında karşı konulamaz iki gerçekliğin fark
edilmesiyle irtibatlı.
İlki, siyasi aktörler, iktidarıyla muhalefetiyle, kendi sınırlarını
gördüler. Hatırlayalım, 15 Temmuz'a kadar siyasette rekabetin ve
çekişmenin her türlüsünü görmüştük.
İhtilaflarımızı ortalama bir demokrasinin kaldıramayacağı şiddetle
yaşamıştık. Söylenmedik laf, hakaret kalmadı...
Ve o gece "eğer darbe başarılı olursa..." diye başlayan sorularla
sahici bir muhasebenin içine girdik. Kaybettiklerimizi ve artık
kaybedemeyeceklerimizi idrak ettik.
Saygıyı, uzlaşmayı, ortak aklı, demokratik olgunluğu yitirmiştik.
Ancak hepsinden önemlisi devletin ve bir arada yaşamanın temeli
olan adalet hissini zedelemiştik.
***
İkinci somut gerçeklik ise tarihimizde ilk defa bir darbenin
milletin sivil direnişiyle engellenmesi.
Bu siyaseti çepeçevre kuşatan yeni bir demokratikleşme dalgası.
İşte bu yeni dalga hem vatanı, demokrasiyi korudu hem de siyaset
kurumuna yeni bir başlangıç yapma fırsatı tanıdı.