Rus uçağının düşürülmesi ile gün yüzüne çıkan gerginlik Putin'in
ısrarlı açıklamalarıyla canlı tutuluyor. Tepkilerinin "ölçüsüz ve
aşırı" olmasının sebebi "dengesiz ve otoriter" bir kişiliğe sahip
olması değil. Putin, Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkilerin
toparlanmasını bir süre daha bilinçli olarak istemiyor. Bu nedenle
de Türkiye'yi ve hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef alan "DAİŞ
petrolünü satın alma" suçlamasını tekrarlamaya devam ediyor. Hatta
güya "Türkiye halkı ile yöneticilerini" ayırarak "pişman olacaklar"
tehdidini savurmayı sürdürüyor.
Başbakan Davutoğlu'nun Sovyet döneminden kalma "Pravda yalanlarına"
benzettiği bu suçlama aslında çok bilinçli bir kampanyanın ürünü.
Palavra ya da yalan olması belirli bir etkide bulunmasına engel
değil. Nitekim İran'ın ya da PKK'nın bu tür kara propagandaları
sürekli tekrar ederek kendilerine kesin inançlı kesimler ürettiğini
görmezden gelemeyiz.
Önümüzdeki günlerde de "DAİŞ'le ilişkiler" bağlamında yeni
suçlamalara hazır olmak lazım. Zira Suriye krizinde etkili rol
almanın en meşrulaştırıcı söylemi DAİŞ ile mücadele...
Putin, Türkiye'ye "terör destekçiliği" suçlamasını yöneltmekle
yetinmiyor.