Türkiye, sistem sorununu çözmek için tarihi bir referanduma
gidiyor. Meclis'te AK Parti ve MHP'nin oyları ile kabul edilen
Cumhurbaşkanlığı sistemi hakkında asıl irade milletin.
Ülkenin nasıl yönetilmesi gerektiği hususunda sivillerin bu döneme
kadar aldığı en önemli dönüşüm kararının kaderi muhtemelen bahar
aylarında belli olacak.
Fikir ayrılıklarının, zıt kampanyaların ve çekişmelerin olması
kaçınılmaz. Meclis'teki görüşmelerin sertliğinden meydanların
gümbürtüsünü tahmin etmek zor değil. Ancak kampanya sürecinin bu
ülkeye yakışır demokratik olgunlukla yürütülmesi elzem. Zira bu
referandum hem Türkiye'nin hem de dünyanın kritik bir döneminde
gerçekleşecek.
Sadece kendi siyasi dönüşüm kararımızı vermeyeceğiz. Gelen yeni
dünyanın kaosu ile de boğuşacak bir irade sergileyeceğiz.
Etrafımızdaki bölgede yaşanan kaosun Trump'ın gelişiyle ivmesinin
hızlanacağı ve daha da küreselleşeceği günlerdeyiz. Etkin ve güçlü
bir devlet ihtiyacı bölgesel olmakla kalmıyor, küresel bir olguya
dönüşüyor.
"Önce Amerika" sloganının Trump dönemine damga vuracağı yeni ABD
başkanının yemin töreninde iyice netleşti. Amerikan elitinin
ülkesinin kaderi, değerleri ve dünya görüşü hakkında ciddi bir
sorgulama ve mücadele sürecine girdiğine şüphe yok.
Kimilerine göre bu liberal kurumsal dünyanın da sonu. Bu kaygıyla
şimdilerde Batı medyası Trump'ın bütün eksiklerine rağmen BM gibi
kurumlara ihtiyacını anlatmakla meşgul.