Sosyal medya paylaşımlarından TV programlarına ve aday
polemiklerine uzanan söylem kapışması küçük mesajlar üzerinden
yönetiliyor.
İnsani jestlerin ve duygusal anların sergilenmesi yarışıyor.
Böylece Binali Yıldırım da Ekrem İmamoğlu küçük hikayeler üzerinden
"İstanbul'u ben yönetebilirim" algısını güçlendirmeye
çalışıyor.
Algıya en çok yatırım yapan da CHP adayı İmamoğlu.
Bir türlü dönüşemeyen CHP'nin adayı olduğunu unutturmaya çalışmakla
ve kendisine muhafazakar bir cila sürmekle meşgul.
Hedefi de muhafazakar seçmeni ikna etmek ya da en azından kafasını
karıştırmak.
Kuşkusuz kampanyalarda algı yönetimi kritik. Hele algının sıklıkla
gerçekliğe galebe ettiği günümüz dünyasında kendini anlatma çabası
olmazsa olmaz bir görev.
Ancak yoğun bir bombardıman altındaki seçmenin "sahicilik"
meselesini es geçtiğini de düşünmeyelim. Sahici olmayan imajların
cilaları tutmuyor; eninde sonunda dökülüyor.
Bu sebeple başa baş seçimlerin belirleyici hususu adayların
sahiciliği olacak.
Buna "sahicilik kapışması" diyebiliriz.