Irak ve Suriye'de yaşananlar neredeyse birleşik kaplar gibi
birbirini etkiler hale geldi. Aktörler sahanın sürekli değişen
verilerine göre temel hesaplarında kısmi güncellemeler yapıyor.
Sahadaki her asıl aktörün vekilleri üzerinden yürüttüğü satranç
oyununda yeni hamleler karşı hamlelerle dengelenmeye
çalışılıyor.
Bu dinamik sürecin önde gelen güçlerinden biri de elbette
Türkiye.
Pro-aktif yeni güvenlik anlayışına uygun olarak bu iki ülkede
attığı adımlarla ABD, Rusya ve İran ile ilişkilerinde tansiyonları
ve mikro krizleri yönetmek durumunda kalıyor.
Esed ve İbadi yönetimleri daha ziyade vekil aktörler durumunda.
Aslında önümüzdeki aylarda daha sık görebileceğimiz ve alışmamız
gereken yeni bir gerçeklik bu.
Türkiye, Rusya ve ABD sarkacında sıkı bir mekik diplomasisi
yürütürken sürpriz, tek taraflı adımlar da atmak durumunda.
Zira Fırat Kalkanı ile sahada kendine inisiyatif alanı açan Türkiye
sert güç kullanmanın gereği olarak koordine edilmeyen alanlarda
gerilimleri ve yeni müzakereleri yönetmek zorunda.
Kuşkusuz Ankara'nın hem Suriye hem Irak'ta tek taraflı operasyonlar
yapma seçeneğini kullanacağı alan PKK ve türevlerinden gördüğü
tehditle alakalı.
Kuzey Suriye'de YPG koridoru kurulmasını engelleyen Türkiye'nin PKK
sebebiyle Fırat'ın doğusunda da çatışmayı seçmesi bir zamanlama
meselesi olarak görünüyor.
Dahası, Musul operasyonu ile hareketlenen Irak'ta Barzani'yi
yıkabilecek bir PKK genişlemesini de Ankara'nın sert güçle
karşılaması beklenmeli.
Cephedeki her yeni gelişmenin tahmin edilemeyecek tarafların
tepkisini üretmesi söz konusu. Buna iki örnek vermek istiyorum.
İlki Suriye'den.
Türk uçakları iki gün önce Halep'in kuzeyinde El-Bab'a doğru
genişlemeye çalışınca YPG militanlarını vurdu. Bu olaydan sonra
YPG'nin hamisi ABD'den ses gelmesi beklenebilirken rahatsızlık
beyanı önce Suriye rejiminden sonra Rusya cenahından geldi.
Esed rejimi "Türk uçakları hava sahamızı ihlal ederse düşürürüz"
tehdidinde bulunurken Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov hava
operasyonlarından duydukları "endişeyi" vurguladı.
Rahatsızlığın sebebi Esed rejimi için kullanma miadı dolan ve artık
ABD'nin kartı haline gelen YPG'nin vurulması değil. Hatta Fırat
Kalkanı ile YPG'nin genişlemesinin durdurulmasının Esed'in işine
geldiği bile düşünülebilir.