Başkan Trump yeni görevden alma ve atamalarla gündemde.
Dışişleri Bakanı R. Tillerson'ı gönderdi, yerine CIA şefi M.
Pompeo'yu atadı.
CIA'in başına, kurum içinden, "işkencelere nezaret ettiği" söylenen
G. Haspel'i getirdi.
Beyaz Saray, Ulusal Ekonomik Konseyi'nin direktörlüğüne ise
"ekonomik milliyetçi" görüşe sahip Larry Kudlow'u koydu.
Kudlow, "güçlü dolara" ve "Çin'in sert bir ticari yanıtı hak
ettiğine" inanıyor.
Bu atamalarla Trump kabinesinin "güvenlikçi ve milliyetçi"
kompozisyonu iyice güçlendi.
Siyasetin ve bürokrasinin dışından gelen Trump'ın deneme-yanılma
yöntemi ile ekibini sık değiştirmesi ilk bakışta bir zaaf olarak
değerlendirilebilir.
Ancak mevcut yönetimin önde gelenleri peş peşe sıraladığınızda
"siyasi-ideolojik bir bütünlüğün" de ortaya çıktığı
söylenebilir.
Yönetimde asker ağırlığı açık.
Trump'ın kendisi askeri lise mezunuyken 'a takımı' da
generallerden, askeri eğitimlilerden oluşuyor: John Kelly, McMaster
Mattis ve Pompeo. Tillerson gibi görevden alınacağı konuşulan
McMaster bir yana diğerleri "Önce Amerika" sloganına uygun sertlik
yanlısı bir takım. Pompeo'nun atanmasıyla Dışişleri- Savunma-Beyaz
Saray arasındaki politika farkları da iyice azaldı.
Yönetim içindeki bütünlüğün güçlenmesi Trump'ın ideolojisinin somut
politikalara dönmesini hızlandırabilir.
Gidişat, ABD'nin kendi milli güvenlik ve ekonomik çıkarlarını daha
hoyratça gerçekleştireceği bir yönde seyrediyor.
Aslında ABD'nin arkasında olduğu söylenen "liberal düzeni" sarsmak
için on dört ay yetti Trump'a.
Şimdi küresel sorumluluklarını terk eden Washington'un milliyetçi
politikalarla dünya siyasetine daha derinden etki etme dönemi.
Çin, Rusya ve İran'a karşı yeni politikaların sahaya inmesi
kaçınılmaz.
Ankara da Tillerson'u...