Suriye ve Irak iç savaşları Ortadoğu'yu yeniden şekillendiriyor.
Konu bazlı yeni ittifakların oluştuğu, her aktörün bir kaç adım
sonrası için çoklu taktikler ürettiği yeni bir döneme girdik.
Gazetelerde gündem olan birkaç konuyu peş peşe sıralamak bile gelen
yeni hareketliliği ve kaosu görmek için yeterli. Türkiye- İsrail
ilişkilerinde normalleşme arayışı, İsrail'in Suriye'de Hizbullah'ı
vurması, Şii milislerle PYD güçlerinin Rus desteğiyle Halep'i
düşürme operasyonu, ABD'nin Türkiye'ye "Başika'dan askerlerini çek"
baskısı, Barzani'nin bağımsızlık hazırlığı ve HDP'nin Moskova'da
temsilcilik açması.
Bölgedeki ikili ilişkilerin yeni bir dinamiğe geçişinde ve
kartların yeniden dağıtılmasındaki ana faktör Obama yönetiminin
tercihleri oldu. Başkan Obama çatışma bölgelerinde Amerikan sonrası
dünyanın nasıl şekilleneceğine dair ısrarcı bir kararda
bulundu.
"Süper gücün" aktif müdahalesini terk eden bu stratejinin özünü
seçmece angajman oluşturdu. Yükün ağırlıklı kısmını bölgesel
güçlere ve yerel unsurlara veren bir yöntem takip etti. Ve böylece
Suriye krizinde "kontrollü kaos yönetimi" stratejisi izledi.
Bu strateji "tutarsız ve sonuç üretemeyecek" olmakla eleştirildi.
Hem ABD'nin müttefikleri hem de Cumhuriyetçiler tarafından.
Cumhuriyetçilerin bütün eleştirilerinin aksine bu strateji "tutarlı
ve bilinçli" bir Suriye ve Ortadoğu politikasının yansımasıydı.
Rusya ve İran'ın çatışma alanlarındaki yayılmacı emellerine göz
yuman Obama, söz konusu aktörleri petrol fiyatları ve seçmece
siyasi müdahaleler üzerinden sınırlandırabileceğini öngördü. Bu
öngörüsünün hedeflerine henüz ulaşamadı. Erken sonuçlar ise
Rusya'nın bölgeye saldırgan şekilde ağırlığını koyması, İran ve PYD
gibi aktörlerin yayılmacı siyaseti oldu.
Rusya- İran- Irak- Suriye- PYD hattının oluşmasına müsaade eden
Obama, böylece Türkiye, İsrail ve Suudi Arabistan'ın da yeni
inisiyatiflerde bulunmasını hızlandırdı. Suud'un "Teröre karşı
İslam İttifakı" girişimini de Türkiye- İsrail ikili ilişkilerinde
normalleşme arayışını da bu minvalde okumak gerekir. İsrail,
Suriye- Irak krizinin geldiği yeni aşamada bir tercihle karşı
karşıya. Ya Arap isyanlarının başından beri yaptığı gibi bölgesel
güçlerin kapışmasının hepsini yıpratmasını seyredecek. Ya da Suriye
masasında sona yaklaşıldığını düşünerek bölgesel denklemde yeni
açılımlara yönelecek. Aslında İsrail'in baktığı yerden, hem ABD hem
Rusya şimdilik İran'ın elini güçlendiriyor. İlki, nükleer müzakere
antlaşması ile ikincisi Suriye'de bu ülkeye ve Şii milislerine
verdiği destek üzerinden. Rusya, İsrail'in Hizbullah'ı vurmasına
ses çıkarmayarak bu ülkeyi "İran ve vasalları" tehlikesine karşı
rahatlatmaya çalışıyor. Ancak bunun İsrail'e yetmesi mümkün değil.
Türkiye ile ilişkilerin normalleştirilmesi isteği bununla
ilgili.