Cumhurbaşkanı Erdoğan BM Genel Kurulu'na hitap etmek için New
York'ta. Arakan'daki soykırım dahil küresel adaletsizlik konularını
dünyanın gündemine taşıyacak. Bu arada da çok sayıda liderle ikili
görüşmeler yapacak.
Perşembe günü ABD Başkanı Trump ile acil kriz konuları olan Kuzey
Irak'taki referandum ve Suriye'deki son durumu görüşecek. Türk-ABD
ilişkilerinin ciddi bir gerginlikten geçtiği bu dönemde
Erdoğan-Trump görüşmelerini hâlâ önemseyenlerdenim.
Trump'ın gelişinin ikili ilişkilerde beklenen toparlanmayı
getirmediği aşikâr. Hatta YPG'ye yapılan resmi yardım ile Suriye
politikasında Obama'nın hayaletinin etkin olduğunu biliyoruz. 3 bin
TIR silah ve PKK'lı teröristleri "ordulaştırma" eğitimi Ankara
açısından "düşmanca" bulunuyor.
Aslında bugünlerde Soğuk Savaş'ın bitiminden sonra
Washington-Ankara arasındaki en sorunlu dönemi yaşıyoruz.
Washington'daki kurumların dağınıklığı ve Kongre'deki Türkiye-
Erdoğan karşıtlığının ideolojik bir düzeye taşınıyor olması
gerilimin yoğunluğunu artırıyor.
İşte bu durum sebebiyle Erdoğan ve Trump'ın her şeye rağmen sıcak
görüşmeler yapabiliyor olmasını değerli buluyorum. Müttefiklik
ilişkisinde yapısal bir ayrışmaya doğru gidişini engellemek için bu
tür görüşmeleri fırsat kapısının açık tutulması olarak
görüyorum.