AK Parti, on iki yıllık iktidarı ile Türkiye siyasetini
dönüştüren aktörlerin en başında gelmektedir. Dönüşüm gücünü
Türkiye'nin medeniyet derinliğinden beslenen yeni bir özgüveni
temsil etmesinden alıyor. Bu özgüven, tarihiyle barışan ve dünya
siyasetinde aktif olmayı amaçlayan bir liderlik vizyonudur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın verdiği mücadeleyi millete anlatma ve
benimsetmedeki etkinliği sürekli olarak yeni hedefler
koyabilmesinden kaynaklanıyor. Somut icraatların yanı sıra yeni
hedefler koyabilmek liderliğin vazgeçilmez parçasıdır. Bu yüzden Ak
Parti muhalefetin bütün sert eleştirilerine ve iktidarda olmanın
yıpratıcılığına rağmen yine de en fazla değişim vaadini seçmenlere
öneren parti olarak kendisini sunabiliyor.
7 Haziran seçimlerine giderken de AK Parti 12 yıllık iktidarı ile
vesayet zincirlerini kırdığını ve ülkemizin önünde "ikinci bir
atılım dönemi" olduğunu vurgulayan 350 sayfalık bir "inşa
beyannamesi" ile karşımızda. Vesayet zincirlerinin son ve önemli
halkasının cumhurbaşkanını halkın seçmesi ile kırıldığı belirtilmiş
beyannamede. Beyannamenin ruhu ise, Türkiye demokrasisini insan
onuru ve yeni bir toplumsal sözleşme etrafında pekiştirmek isteyen
bir çağrıya dayanıyor.