Türkiye'de yaşayanlar olarak tüm ideolojilerden ve kimliklerden soyunsak geriye ne kalır? Bu soruyu kendime sorduğumda aklıma merhum Cemil Meriç'in "bu ülke" tanımlaması gelir.
"Bu ülke" ortak bir coğrafyaya, kadere ve hissiyata ait olmanın en güzel tabiri bence. Statükocuların eline bırakılamayacak kadar kıymetli... Yerli ve milli olmanın en kapsayıcı hali... Hem özgün ve onurlu hem de herkese açık...
Türkiye'de ne zaman yerlilik, millilik konusu gündeme gelse kritik bir süreçten geçtiğimizi düşünürüm. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Yenikapı mitinginde "yerli ve milli 550 milletvekili istiyorum" cümlesi de aynı hissi verdi. Zira yerlilik çağrısı ile birliktelik ve aidiyet duygusunun canlandırılması amaçlanır.
Ne zaman ihtiyaç duyulur yerlilik arayışına? Siyasi rekabetin ülkenin menfaatlerinin önüne geçtiği düşünülen zamanlarda... Var olma krizinin ya da dönüşümün sancısının yoğunlaştığı dönemlerde...
Sözgelimi 1990'larda yerlilik tartışması krizlerle boğuşan Türkiye'nin varlığını ve bütünlüğünü koruma kaygılarının derinleşmesiyle ilgiliydi. Bugün ise Türkiye'deki elitin iktidar kavgasının son iki yılda iyice sertleşmesiyle irtibatlı.