Karşıdakini kendi yerine koymadan düşünmek insanlık emarelerinin ilk adımını alıp götürüyor galiba. Şöyle de söylenebilir; kendini karşıdakinin yerine koymadan düşünmek düşünülen ve yapılan işlerin insani tarafını ortadan kaldırıyor. Herhangi bir karşılık beklemeden iyilik yapmak günümüzde sanki milattan önce yapılan işlermiş gibi algılanıyor. Dahası karşılığı küçük de olsa reklâm olan iyilikler dile getirilirken dünyada böyle insanlar kalmış mı ya diyor insanımız. Yani salt kalbî güzellikten neşet eden bir fiil günümüzde gerçekleşemezmiş gibi… Dahası karşılık beklemeden yapılan iyiliklere enayilik gözüyle bakıyor insanlar. Bu da, kapitalizmin tam anlamıyla ülkemize yerleştiğini gösteriyor bize.
İşin bir başka yönü şu; iyiliğin kullanmak üzere yapılması… Biri birine iyilik mi yapacak iyilik yapacağı insanı nasıl kullanacağını kararlaştırıp öyle yapıyor. Buna şu iyiliği yaparsam bu beni dinler diye düşünülüyor. Buna şu iyiliği yaparsam bu da bana şunu yapar diye düşünülüyor. Peki, bu iyilik mi oluyor, hayır bu iyilik değil; saflığın yani insan temizliğinin istismar edilmesidir. İnsani durumun insaniymiş gibi karanlık bir şekilde kullanılmasıdır. Karşıdakini kendine muhtaç hale getirmek iyilik değil bilakis kötülüktür. Çünkü iyilik muhtaç olunanı ortadan kaldırma fiilidir. İhtiyacı karşılıksız gidermedir. Bu ihtiyaç maddi de olabilir manevi de. Fark etmez…