ANALİZ
Sokaklarda çok fazla etkisini görmüyorum ama medyaya baktığımızda adeta bir seferberlik yaşıyoruz. Türk Silahlı Kuvvetleri vatan savunması için Suriye topraklarında. Kahraman askerlerimiz destan yazıyorlar. Dünya Türkiye’nin önünde diz çökmüş vaziyette. Amerika artık gıkını bile çıkaramıyor. Bir dünya lideri olan Erdoğan herkesin önünde saygı ile eğildiği bir kişi oldu. Türkiye’yi hiç bilmeyen biri son 5-6 günlük Türk medyasını izlediğinde zihninde belirecek algı budur. Bu tür önemli günlerde toplumun morale ihtiyacı vardır. Hepsi doğru olmasa da toplumun böyle bir algıyla yönetilmesi ülke çıkarları için gerekli de görülebilir. Bunların hepsini anlarım. Ancak bunlar olacak diye bazı sorular sormamayı anlamam. İktidar Suriye’de yürüttüğü operasyonu haklı, gerekli ve kaçınılmaz olduğunu göstermek iç in her türlü olumsuz merakı yasakladı biliyorsunuz. İktidar fedaileri ve muhbirleri sosyal medya üzerinden “hain avına” çıktı. Artık herkes aklına estiği biçimde birbirini ihbar ediyor. Muhalif kesimler bile “Sakın karşı çıkmayın, yoksa ezerim haaa” söylemi karşısında sinmiş durumda, “Biz de destekliyoruz hem de sizden bile fazla destekliyoruz” tavrı herkesi boyunduruğu altına almış durumda. Bugünlerin sıcaklığı geçtiğinde muhtemelen bunların çoğu pişman olacaklardır. Çoğu “Niye o kadar korkuya kapıldım da düşündüklerimi söyleyemedim” diye soracaktır kendi kendine. Kimileri de muhtemelen sosyal medyada yazdıklarını silmek için yoğun mesai harcayacaktır. Oysa hepimiz bu ülkede yaşıyoruz, hepimiz biliyoruz ki bu ülkenin çıkarları aynı zamanda hepimizin çıkarlarıdır, o halde en iyisine ulaşmak için hepimiz üzerine düşeni yapmalıdır. Bunu yapabilmek için de bilgili olmalıyız. Bu bilgilerin verilmesini beklememeli ısrarla sormalıyız. “Bana ne derler?” paniğine kapılmadan bu görevimizi yerine getirmeliyiz. Bu nedenle başta Afrin operasyonu olmak üzere bölgemizde yaşananlarla ilgili bazı soruları sormak istiyorum;
SAVAŞTA MIYIZ?