ANALİZ
İktidar partisi açısından şu sorulara cevap verelim;
Türkiye iyi yönetiliyor mu?
İktidara göre hayır.
Türkiye'nin sorunları giderek ağırlaşıyor mu?
İktidara göre evet.
Türkiye'de iktidar farkında olarak/olmayarak sürekli anayasa suçu
işleniyor mu?
İktidara göre evet.
Bunları neye dayanarak yazıyorum? İktidar sözcülerinin ve
yandaşlarının ve en sonunda MHP Genel Başkanı'nın sözlerine
bakarak.
Daha dün Başbakan Binali Yıldırım Meclis Grubu'nda yaptığı
konuşmada bu sorularıma aynen bu cevapları verdi.
Çift başlılıktan şikâyet ediyor. “Hem seçilmiş cumhurbaşkanı hem de
seçilmiş parlamentodan çıkan başbakanla ülke yönetilemez”
diyor.
Ama çaresizlik içinde “fiili durum” yaratıldığını vurguluyor. Yani
anayasaya aykırı olmasına rağmen yürütme görevi “fiili” olarak
cumhurbaşkanına devredilmiş.
Belli ki bu durumdan iktidar partisi de çok rahatsız ve CHP'ye
diyor ki “Gelin bunu elbirliği ile düzeltelim.”
Yanlışlığı kabul ediyor.
Oysa bu yanlışı düzeltmenin öncelikli yolu, Cumhurbaşkanının
anayasal sınırlarına çekilmesi ve yürütmeyi asli sahibine yani
hükümete vermesidir.
Bunun yerine ne yapılıyor; yanlışta ve suç işlemekte ısrar ediliyor
ve “Cumhurbaşkanının yürütmenin tek adamı olması” için hukuki durum
yaratılmaya çalışılıyor.
Bunun için de muhalefet partileri göreve çağrılıyor. Bu çağrıya
katılmayanlar ise neredeyse “vatan haini” ilan edilecek.
“Yenikapı Ruhu” diye yaratılan bir kavramla “sarayın isteklerine
uyun, böylelikle Türkiye rahata kavuşsun” algısı topluma
dayatılıyor.
İktidarın bu oyununa MHP “şimdilik” katkı sağladı. MHP Genel
Başkanı dün Grup toplantısında yaptığı konuşmada CHP'ye de çağrıda
bulunarak “Naz etmeyin siz de el verin şu durumu düzeltelim”
dedi.
Düzeltilecek olan anayasal düzene yeniden dönülmesi mi yoksa yeni
bir durum yaratılması mı?