Giderek artan kalabalıkların katıldığı Adalet Yürüyüşü devam ederken çeşitli noktalarda “bireysel” olduğu anlaşılan “yürüyüşü protesto” eylemleri de yapılıyor.
Yürüyüşe katılanlar hiçbir provokasyona kapılmamak konusunda
kesin kararlı olunca bu eylemlerin hiçbir olumsuz etkisi
olmuyor.
Dikkat ediyorum “adalet isteyenlere” karşı çıkanlar yani bir
anlamda adaleti pek umursamayanlar Mısır'daki dinci İhvan
hareketinin işaretini gösteriyorlar. Şu “Rabia” denilen işaret.
İktidar partisi bu işareti pek seviyor biliyorsunuz. Siyasal
İslam'ın sembolünü muhalefete karşı kullanmak istiyorlar.
Son zamanlarda dünya İhvan hareketini terörist olarak görmeye
başlayınca iktidar da Rabia işaretine yeni anlamlar yükledi.
Meğer AKP'nin bu işareti İhvan'ın sembolü değil Erdoğan'ın sıklıkla
saydığı “Tek devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak” sloganını
temsil ediyormuş.
Bu dört kavram adalet olmadığı zaman hiçbir işe yaramaz. Adaletsiz
bir devlet, bir millet olabilir mi? Adaletsizlik hakimse o ülke
huzur içinde olabilir o bayrak gururla dalgalanabilir mi?
Bu nedenle sırf kendilerinden olmayanlar yürüdüğü için
kalabalıklara parmak sallayanlar oturup bunu bir düşünmeli. “Ben
neden adalete karşı çıkıyorum?” diye kendine sormalı.
Gözlediğim kadarıyla AKP'liler, tabii özellikle iktidarı elinde
tutanlar bu yürüyüşü endişe içinde izliyor. Açıkçası ne
yapacaklarını da tam bilemiyorlar.
Konuşmalarından anladığımız kadarıyla bu yürüyüşün bir şekilde
bitirilmesini çok istiyorlar. Ama bunu nasıl yapacaklarını
bulamıyorlar. Çünkü en başta “nasıl olsa yürüyemezler” diye
küçümsedikleri “üç beş kişiyi geçemezler” diye tahminde
bulundukları yürüyüş henüz nüfusu yoğun bölgelere ulaşmadığı halde
arkasına binlerce insanı takmaya başladı.