CANIMI SIKAN ŞEYLER
Milli Savunma Bakanlığı tarafından dün sosyal medya
üzerinden paylaşılan bir mesajda aynen şöyle
deniyordu;
“Doğal Kararlılık Harekatı kapsamında iki adet F-16 ile
bugün 10.00-12.00 saatleri arasında Suriye hava sahasında uçuş icra
edildi.”
Bakanlık, uçuş koordinatlarını vermedi ancak
daha sonra verilen bilgiler doğrultusunda bu uçuşun daha önce
Amerikalılarla birlikte karadan yapılan ortak kontrol
rotasında olduğu anlaşıldı.
Yandaş medyaya konuşan kimi güvenlik uzmanları, bu uçuşların
zamanlamasına dikkat çekerek, “Erdoğan’ın Amerika gezisine
denk gelen bu uçuşlarla PKK-PYD’nin bu bölgedeki yapılanması
havadan gözlemlenmiş oldu” dediler.
Yine yandaş medya bu gelişmeleri, “sınırda
hareketlilik” olarak değerlendirdi.
Son zamanlarda bölgede ne olup bittiğini ve Amerika ile ilişkilerin
geldiği noktayı pek iyi izlememiş olanlar için elbette
“heyecan verici” bir haberdi bu.
Sanki Türkiye’nin Amerika’ya rağmen bölgede atak hale
geldiği ve her an Suriye’ye gireceği izlenimi
veriliyordu.
Aylardır “Uçaklarımızı bölgede uçuramıyoruz, öyle ki
helikopterlerimiz kendi topraklarımızda bile uçamıyor”
diyordum.
Bu nedenle Türk savaş uçaklarının Suriye hava sahasına girmeleri
benim için de şaşırtıcıydı.
Bunun nasıl olduğunu yandaş gazetenin yazarından
öğrendim.
Kendi politikaları gereği, Erdoğan’ın Suriye konusunda
Amerika’yı şiddetli sıkıştırdığını yazan bu
gazetenin yazarı, iktidarı övmek isterken satır arasında
kalan bir cümle ile gerçeği ortaya sermiş.
Şöyle diyor o yazar; “ABD, Türkiye’nin Suriye’ye girmesini
istemiyorsa Güvenli Bölge konusunda, Türkiye’nin taleplerini
karşılamak zorunda kalacak. Erdoğan- Trump görüşmesi
gerçekleşmeden, ABD bir adım daha attı. Kasım 2015’ten beri
verilmeyen izni verdi. Türk F-16’ları Suriye’nin kuzeyinde
uçtu.”
Acaba bu yazar, böyle bir
ifşaatı bilerek mi yaptı yoksa farkında bile değil
mi, bilemiyorum. Gazetecilik duygusunun ağır basmış
olduğunu düşünmek açıkçası hoşuma gider.
Amerika, Suriye topraklarında Fırat’ın doğusunda uçmamıza
izin vermiyordu.
Rusya ise Suriye
topraklarında Fırat’ın batısında uçmamıza izin
vermiyor.
Rezaleti görüyor musunuz?
Kendi ülkemizin güvenliği için kendi sınırlarımızda ne
yapacağımıza biz değil, yabancı ülkeler karar veriyor.
Benim askerim ancak Amerika’dan izin alabildikten
sonra uçaklarını terör örgütünün yuvaları üzerinde
uçurabiliyor.
Ve ne acıdır ki, böyle bir iznin verilmesini
sevinçle karşılıyoruz.
Demek ki, önümüzdeki günlerde Rusya’dan da izni koparabilirsek
“Artık sınırımızın tamamında kendi uçaklarımızı
uçurabiliyoruz” diye neredeyse sevinçten
bayram ilan edeceğiz.
Bu yazıyı okuduğunuzda muhtemelen Erdoğan-Trump görüşmesi yapılmış
olacak.
Artık şuna çok eminim: Bu görüşmeden sonra Türkiye,
Suriye’ye girmek fikrinden vazgeçecek, yine Amerika’nın dümen
suyunda, oradan gelecek talimatlar doğrultusunda hareket edecek.
Yeni bir oyalama takvimi başlayacak. Bir ara yine esip gürleyecek
ve “Şu kadar süre içinde isteklerimiz yapılmazsa gireriz”
diyeceğiz. Süreç başa alınacak, yine görüşmeler yapılacak, yine
girmekten vazgeçeceğiz ve oyalama sürecine gireceğiz. Sonra yine
aynı, yine aynı. Ta ki Amerika ile Rusya anlaşıp bölgede bundan
sonra ne olacağını bize tebliğ edene kadar. Ama bu süreçte ne yazık
ki halkın yarıya yakını, müthiş bir destan yazıldığını
sanacak.
MERAK ETTİĞİM ŞEYLER
Açık söyleyeyim hiçbir art niyet
aramıyorum.
Maliye Bakanı damat Berat Albayrak’ın, eşi ve çocuğu ile
New York’taki Central Park’ta çekilmiş bir fotoğrafı
yayınlandı dün sosyal medyada.
Uzaktan çekildiği anlaşılan ve biraz flu olan
fotoğraftaki kişilerin Albayrak çifti olduğu
dikkatli bakılınca anlaşılıyor.
Öğle saatlerinde bu fotoğrafın kim tarafından
çekildiği de ortaya çıktı.
Meğer New York’ta turistik faytonculuk yapan bir
Türk çekmiş bunu. Adı Nurettin Kırbıyık
olan faytoncu, daha sonra gidip Berat Albayrak ve eşi
Erdoğan’ın kızı Esra Albayrak’la sohbet de etmiş.
Kırbıyık, “Berat Albayrak eşi ile yürüyor ve çocuk
arabasını sürüyordu. Baş başalardı, etraflarında pek kimse yoktu.
İnsanların gayet mutlu normal yürüyebileceği bir ortam”
demiş ve eklemiş; “İlk geldiklerinde 2004 ya da 2005’te,
ben kendilerini gezdirmiştim zaten. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan, Emine Hanım, damadı ve kızını gezdirmiştim. Beni
tanıyabildi mi bilmiyorum ama ben ‘Hoş geldiniz’ dedim. Dün bütün
arkadaşlar görmüşler, 3-4 saatlik bir gezi yaptılar Central
Park’ta.”
Tabii bu fotoğraf ünlü çiftin
aralarının kötü olduğu hatta ayrıldıkları yolundaki
dedikoduların da önüne geçen bir kare, bunu da kabul etmek
gerek.
Sadece merakımı çeken bir nokta var.
Faytoncu Nurettin Kırbıyık, Berat-Esra Albayrak çiftinin yanına
gitmiş, konuşmuş hepsi iyi güzel de fotoğrafı niçin
gizlice çekmiş?
Oysa madem yanlarına gidip sohbet etti, bir hatıra fotoğrafı
çektirebilirdi.
Başında da dediğim gibi art niyet aramıyorum,
belki de damat bey fotoğraf çektirmek istememiştir.
Yine de tuhaf geldi.
Önce gizlice çekilmiş flu bir fotoğraf geliyor, sonra bunun
öyküsünü öğreniyoruz.
Neyse, bana ne?
Bİ SORALIM BAKALIM
İktidar hemen her gün kaç PKK’lı teröristin
öldürüldüğünü açıklıyor.
Bunların çoğu hava operasyonları. Uçaklarımız genellikle
Irak tarafına geçiyor ve teröristleri imha ediyor.
Bazen ülke sınırları içinde de aynı tür
operasyonlar yapılıyor.
Dün de uçaklarımız 7 teröristi yok etmiş.
Burada anlamadığım bir şey var.
Milli Savunma Bakanlığı, açıklamasında, “Kış hazırlıkları
içerisindeki 7 terörist, silahları ile birlikte etkisiz hale
getirilmiştir” deniyor.
Yani bu teröristler, eylem içinde değil, her neyse
artık o, “kışa hazırlık” yapıyorlarmış.
Peki terörist olduklarını nereden biliyorlar?
Bir diğer nokta da şu: Asker ve polis operasyonlarını hep
Irak tarafında yapıyor.
İçişleri Bakanı, topu topu 600 terörist kaldığını
söylüyor.
Buna karşı Suriye tarafında 150 bin üniformalı, güçlü
silahlarla donatılmış, ellerinde bol miktarda patlayıcı ve mühimmat
ile zırhlı araçlar olan teröristler var.
Bu teröristlerin de “yapılan operasyonlar sonucu
silahlarıyla birlikte imha edildiklerini” ne zaman
duyacağız acaba?