ANALİZ
Ekonominin toparlanması artık kolay değil.
İstedikleri kadar yeni ekonomik planlar
açıklasınlar, istedikleri kadar “bunlar dış güçlerin oyunu,
aldırmayın” desinler, bundan sonra dikiş
tutmaz.
Belli ki Erdoğan da durumun farkında.
Doları tutamıyorlar, ekonomik
çöküşü engelleyemiyorlar.
O yüzden en bildik savunma sistemi
yeniden devreye sokuldu.
Yıllardır sürdürülen “mağduriyet edebiyatı” ve
“din istismarı”, dolar krizinde de kendini
gösterdi.
Erdoğan, dolar artışına karşı konuşurken “Onların doları
varsa bizim de Allah’ımız var” dedi.
Ünlü “Zalimin zulmü varsa sevenin Allah’ı var”
adlı arabesk şarkıyı hatırlatan bu sözler aslında
Türkiye ekonomisinin çöküşünün de en yetkili ağız
tarafından itirafıydı.
Demek artık ekonomi tutulamıyor, kriz
önlenemiyor.
O halde en “vıcık” popülizme sapmakta bir
sakınca görmüyor Erdoğan.
“İşimiz Allah’a kaldı” diye de özetlenebilecek bu
sözlerin kitleler tarafından
alkışlanmasını da anlamak mümkün değil.
Çünkü asıl maksat o olmasa bile
Erdoğan’ın sözleri bir anlamda dolar ile Allah’ı
karşı karşıya getiriyor. Sanki biri diğerinin
alternatifi gibi görünüyor.
Sözde dinine çok bağlı olan, en küçük bir
saygısızlığı bile hazmedemediği söyleyen
AKP tabanının, bugüne kadar
görülmemiş bir hakarete nasıl
tahammül ettiğini anlatacak biri var mı merak
ediyorum.
Gerçi, AKP tabanı elinden şarap
kadehini düşürmeyen sosyetik bir dincinin
“bakara makara” hakaretini bile görmezden gelmişti
ama bir şey söyleyeyim mi, o söz Erdoğan’ın
söylediği “Onların doları varsa bizim de Allah’ımız
var” sözünün yanında hiç kalır.
SOSYAL MEDYA