ANALİZ
İktidar ve yandaş medya çok şaşkın.
Aslında öyle de sevinmişlerdi ki.
Çünkü düne kadar düşman bellenen ama Erdoğan’ın
sırtını sıvazlamasından sonra adeta “Baba
Trump” haline gelen Amerika Başkanı, Fetullah
Gülen’in verilmesi için talimat vermişti.
Gerçi Amerikan medyasından alıntı haber bir
talimat demiyordu, Trump’un Adalet Bakanlığı’na
“Şu adamı sınır dışı falan edebilir miyiz?” diye
sorduğu belirtiliyordu, ama olsun bizimkiler çok sevinmişti.
Amerikan medyası açıkça “sınır dışı” tanımını
kullandığı halde cümle yandaş yalaka medya “iade”
demeyi tercih etti.
Üstelik en önemlisi Amerikan medyası “Trump Suudi Arabistan
konusunda çıkıntılık yapan Türkiye’nin biraz yatıştırılması için
böyle bir adım atıyor” diyordu, bizim yandaşlar bunu da
görmemeyi tercih ettiler.
Çakma akılla yaşanan bu sevinç
uzun sürmedi.
Trump Amerikan gazetecilerinin soruları üzerine
“yok böyle bir şey” dedi.
Açıkça yalanladığı Fetullah Gülen’in iadesi ve
hatta sınır dışı edilmesiyle ilgili
hiçbir girişimi olmadığını
söyleyiverdi.
Bir de ekledi “Öyle Suudi Arabistan konusunda Türkiye’ye
taviz verecek halim de yok” dedi.
Açıkçası yine ters köşe olduk.
Erdoğan da çok sevinmişti.
Trump’la yaptığı telefon konuşmasından sonra
yüzünde güller açıyordu.
Trump telefon konuşmasında “Biz seni çok
seviyoruz. Zaten Türkiye olmadan bir şey yapamayız” türü
klişe sözler söylemişti.
Böylelikle bir kere daha öğrendik ki, dış politika
iç politikada halkı kandırmak için yapılan
“yüksek frekanslı” çıkışlarla yürümüyor.
İktidar bunu zaten biliyor tabii.
Ama “beslediği seçmen kitlesi” anlamamakta
direndiği sürece Türkiye’nin itibarını da yerle bir eden bu oyun
sürecektir ne yazık ki.
CANIMI SIKAN ŞEYLER