ANALİZ
AKP Genel Başkanı ne zaman Amerika Başkanı ile bir araya gelse hep aynı ritüeli yaşıyoruz. Erdoğan karşı tarafın ne yaptığına bakıyor. Bacak bacak üstüne mi attı, o da hemen aynısını yapıyor. Bacak değişirse o da değiştiriyor.
Amerika’nın gece yarısı aldığı vize kararına tepkimiz de böyle oldu işte. Amerika’nın yaptığı açıklamanın aynısını, noktasını virgülünü değiştirmeden biz de yaptık.
Elbette Türkiye bir muz cumhuriyeti değil. Böyle aşağılayıcı bir karara karşı tepki verecektir. Ancak karşıdakinin yaptığını bire bir tekrar etmek tepki midir? Ya da Türkiye böyle bir tepki mi vermeliydi?
Muhtemelen saray danışmanları “mütekabiliyet” esaslarını hatırlattılar Erdoğan’a o da “Aynısını yapın” dedi. Yaptık da bundan sonuç alır mıyız? Sonuçta herhalde Amerika en azından Türkiye’nin de vize uygulamasını askıya alacağını tahmin ederek bu kararı almıştır. Yani kendi içinde “fayda-zarar” hesabı yapmıştır. Ve yine herhalde Türkiye’nin de vizeyi askıya almasının kendisini ne kadar etkileyeceğini de hesaplamıştır.
Kabaca baktığımız zaman Amerika’nın vize uygulamasını askıya almasının ana zararı Türkiye’ye olur. En azından “Bu işten Amerika daha az zararlı çıkar” diyebiliriz. O halde bire bir aynı tepkinin verilmesi Amerika’nın beklediği bir şeydir ve caydırıcı-etkileyici bir sonuç doğurmaz.
Buna karşı Türk vatandaşlarının bir bölümü Amerika’ya hak ettiği cevabın verildiğini sanarak iktidarı alkışlar, eleştiri yöneltenlere de hain damgası yapıştırmakta bir beis görmez.
Muhtemelen iktidarın kurmayları da bunu hesaplayarak hem Amerika’yı kızdırmamış oluyorlar hem de toplumun bir bölümünde iyice “kahraman” oluyorlar.
Oysa Türkiye’nin başka argümanlar bulması gerek. Vize kararına aynı şekilde karşılık vermek sıradan bir eylemdir. Amerika’yı sıkıntıya sokacak, üzecek ve dünyanın gözünde küçük düşürecek bir karşı atak bulunması gerekirdi bana göre. Vize ambargosuna vize ambargosu ile cevap verildiğinde durumda bir değişiklik olmuyor. Amerika zaten bunu göze almış.
Ancak örneğin “Daha 17 gün önce 11 milyar dolarlık uçak anlaşması imzalamıştık, o anlaşmayı askıya alıyoruz” denilebilse mutlaka daha etkili olur.
Ya da yine örneğin “İncirlik’i kapattım, yönetimini tümüyle Türk Silahlı Kuvvetleri’ne verdim, Amerikan askerlerinin çıkması için de 24 saat süre tanıyorum” denilebilse bu dünya çapında ses getirir.
Amerika’nın PYD’ye silah ve mühimmat vermesine çok öfkeleniyoruz. Hatta AKP Genel Başkanı “Bunun hesabını sormaya gidiyorum” diyerek Washington’a uçmuştu iki ay önce. Gerçi gittiğinde dediği gibi pek sesini çıkaramamış ve Amerika’nın tavrına boyun eğmişti ama işte şimdi tam sırası değil mi, hemen burnumuzun dibindeki PYD’ye niye operasyon yapamıyoruz da aklımızı İdlib’e takıyoruz?
Artık AKP Genel Başkanı şu gerçeği görmeli bence; uluslar arası ilişkilerde esip gürlemek, eyyy diye başlayan sert laflar söylemek o kadar geçerli değil. Kimse de ciddiye almıyor bunu. Siz “Bir gece ansızın gelebiliriz” diyor ve hiçbir şey yapmıyorsunuz ama elin adamı gerçekten “bir gece ansızın vize ambargosu” koyuveriyor.
DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER