ANALİZ
Bu referandumda evet çıkması halinde Türkiye eyalet sistemine
geçebilir mi? Özerk bölgeler oluşturabilir mi?
Buna cevap vermek zor. Sarayın ve kurmayı planladığı hükümete
alacağı isimlerin niyeti bu. Ama bunu hemen yapabilmeleri kolay
değil.
Buna karşı dayatılan ucube anayasada cumhurbaşkanına bu yetki
tanınıyor. Zaten işin püf noktası bu. Şu anda böyle bir girişime
cesaret edemeseler bile “yetki” anayasaya girdiği için her an
uygulanabilir niteliktedir.
Ancak şunu da çok iyi biliyoruz. AKP referandum sürecinin başından
beri Güneydoğu'daki halkın bir bölümüne “Evet derseniz açılım
süreci yeniden başlar, bu kez ucunda özerkliğin olacağını da
unutmayın” propagandası yapıldığı bilinmeyen bir şey değil.
AKP'nin bu sinsi planını ekranlarda anlattığımda sarayın
tetikçileri üzerime saldırmışlardı, “Bunu söyleyen bir kişiyi
göster, yoksa hainsin, alçaksın” türü bildik laflar
söylemişlerdi.
Elbette o sıralarda ismi bilinen AKP'liler açıktan bunu
söylemiyordu. Bu kulaktan kulağa yayılan bir propagandaydı.
Ancak, izlediğim kadarıyla saray ve çevresi her seçim öncesi “bir
havuç göstererek” kandırdığı Güneydoğu seçmeninin bu kez hayır'da
çok kararlı olduğunu görünce bu sinsice ve gizliden yürütülen
propagandayı açığa çıkarmaya karar verdi. Kamuoyunun daha önceden
baş danışman olduklarını bile bilmediği isimler ortaya çıkarak
“Eyalet sisteminden, özerklikten, federal yapıdan” söz etmeye
başladılar.
Böylelikle nihayet Devlet Bahçeli'nin aklı başına geldi. Oysa
neredeyse iki aydır, bunu anlatıyorduk, gizlice yayılan özerklik
vaadini anlatıyor ve anayasa maddeleri içine bunun gizlendiğini
söylüyorduk.
Neyse ki sarayın danışmanları dayanamayıp açıkladılar da Bahçeli
durumu fark etti.
Bahçeli “Ben olsam danışmanı atardım” dedikten sonra “Tabii buna
ülkücüler ne diyeceklerdir” cümlesiyle ince bir mesaj verdi.