ANALİZ
Şöyle çok kısa bir özet yapmak istiyorum
önce.
Erdoğan içe dönük konuşmalarında hep Amerika’yı ve Batı’yı
dize getiren süper ülke lideri havasında.
Trump’ın Suriye’den çekilme kararını
açıklamasından sonra sarayda tam bir kibir havası hakim oldu.
“İşte Amerika sonunda Türkiye’nin ağırlığını kabul
etmişti.”
Ama bu hava 15 Ocak’ta
bozuldu.
Çünkü bu tarihte, Amerikan Başkanı Trump attığı bir tweette
“Eğer Türkiye Kürtleri vurursa, Türkiye’yi ekonomik yönden
mahvederiz. 20 millik (32 kilometre) güvenli bölge kuracağız. Aynı
zamanda Kürtlerin de Türkiye’yi provoke etmesini
istemiyorum” dedi.
Hepimiz doğal olarak Erdoğan’ın buna çok sert tepki
vereceğini düşündük, öyle sandık.
Ama yanıldık.
Erdoğan hemen telefona sarıldı, Trump’ı aradı, bu konuda
hiçbir sorun yaşanmayacağını söyledi. Önerilen
güvenli bölgenin hemen kurulacağını ve Türkiye’nin
bu konuda her şeyi yapacağını bildirdi.
O andan itibaren Trump’ın “sizi mahvederim”
anlamına gelen sözleri yalanıp yutuldu ve sanki
aslında büyük bir zafer kazanılmış gibi “Sonunda Erdoğan’ın
yıllardır önerdiği güvenli bölge Amerika tarafından da kabul
edildi” propagandası yapılmaya başlandı.
Erdoğan yandaşları bu propagandayı yapıyordu ama aklı
başında herkesin içinde bir kuşku vardı.
Çünkü Amerika’nın sözünü ettiği “güvenli bölge”
sanki Erdoğan ve yandaşlarının anlattığı gibi değildi.
Bu köşeden, Tele1 ekranlarından ısrarla “Bu güvenli denilen
bölge bizim kontrolümüzde mi olacak, yoksa bize karşı mı
oluşturuluyor?” diye sordum.
Muhtemelen Erdoğan’ın destekçisi Devlet Bahçeli bu
soruyu biraz daha kibarca sormak istedi ve “Ruslar bu
konuda ne düşünüyor?” diye sordu.
Ruslar bu konuda herkesin anlayacağı türden bir
cevap vermediler.
Bunun yerine Türkiye’yi ateşe atmak ister gibi
“Adana Mutabakatı’nı devreye sokun” aklını
verdiler Erdoğan’a.
Bu mutabakatın hatırlatılması tam bir tuzaktı.
Çünkü bu durumda Türkiye ile Suriye arasında diplomatik
ilişkiler yeniden kurulmak ve hatta Esad’la masaya
oturulmak zorunda kalınacak.
Ama artık bunların hiçbirine gerek kalmadı.
Çünkü Bahçeli’nin de merak ettiği “güvenli bölge nasıl
olacak?” sorusuna Amerikan basınından “çok
kötü” bir cevap geldi.
Amerikan yönetimi asıl düşüncesini Wall Street
Journal Gazetesi’ne sızdırdı.
Gazete, Türkiye’nin “güvenli bölge” Amerika’nın
ise “tampon” olarak adlandırdığı bölgede,
“Türkiye ile Kürtler arasında olası bir çatışmayı
engellemek üzere Batılı müttefiklerinin kontrolü
üstlenmesini” istediğini iddia etti.
Dünyanın en saygın gazetelerinden biri olarak bilinen Wall
Street Journal’e göre ABD yönetimi, güvenli bölgenin
müttefikleri Fransa, İngiltere ve Avustralya
tarafından kurulmasını ve Türkiye’nin PYD’ye yönelik askeri
bir operasyonunun önlenmesini istiyor.
Şimdi milliyetçilik üzerinden prim yapmaya çalışan
iktidar ve yandaşlarını göreceğiz bakalım.
CANIMI SIKAN ŞEYLER