Can Ataklı Sözcü Gazetesi

Biz dindar-kindar eğitim derdindeyken dünya nereye gidiyor?

Tek adam diyor ki “Fizik zorunlu ders oluyor da din dersi niye olmasın?”Olsun tabii olmasına da “dindar-kindar” bir nesil yaratmak için din eğitimine ağırlık verirken acaba dünyanın gittiği yolu ıskalıyor muyuz...

04 Haziran 2017 | 2.825 okunma

Tek adam diyor ki “Fizik zorunlu ders oluyor da din dersi niye olmasın?”
Olsun tabii olmasına da “dindar-kindar” bir nesil yaratmak için din eğitimine ağırlık verirken acaba dünyanın gittiği yolu ıskalıyor muyuz oturup bir düşünmemiz gerekiyor.
Pakistanlı siyasal bilimci Dr. Faruk Saleem'in, 2010'da “The News International” gazetesinde yayınlanan makalesinde çok çarpıcı bölümler var.
Dr Saleem İslam Konferansı Örgütü'nün 57 üyesinde toplam 500 üniversite olduğunu ancak sadece ABD'deki üniversite sayısının 5758 olduğunu belirterek “Hristiyan dünyasında okuma yazma oranı yüzde 89 (15'inde yüzde 100) iken Müslüman dünyasında okuma yazma oranı yüzde 40, herkesin okuryazar olduğu tek bir Müslüman ülke yok, 100 Hristiyan'dan 40'ı üniversite mezunu iken 100 Müslüman'dan sadece 2'si üniversite mezunu” diyor.
Tabii durum böyle olunca Müslüman dünyadan bir bilim adamı, çağı değiştiren bir düşünür, dünyayı farklı kılan bir siyasetçi çıkamıyor.
Buna karşı Müslüman dünyada bir tek Türkiye genel oranların dışında kalabiliyor. Dünyanın en iyi 500 üniversitesi arasına Müslüman dünyadan sadece Türkiye'deki bir üniversite girebiliyor. Bir tek Türkiye'den çıkan bilim adamları, sanatçılar, yazarlar bir fark yaratabiliyor.
Bunu Atatürk'ün kurduğu laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti başarabildi.
Şimdi bu gidiş “dindar-kindar” eğitim dayatması ile durdurulmaya çalışılıyor.
Oysa dünya çok başka bir yere gidiyor. Baş döndürücü hızla gelişen teknoloji, yeni buluşlar ama en önemlisi yeni fikirler iyi eğitim almamış, bunun önemini kavramamış ülkelerin insanlarını silindir gibi ezip geçecek.
Bugün Pazar olmasını da fırsat bilerek belki biraz uzun ama çok önemli ve anlamlı bir yazı paylaşmak istiyorum.
Roger Stapley adlı fütürist bir yazarın çoğu belki hepimiz hayattayken görebileceği yenilikleri anlatan bir yazısı bu. Birlikte okuyalım;
Düşünün, tahayyül edin…
1998'de Kodak'ta 170.000 kişi çalışıyordu, şirket ürettiği fotoğraf kâğıtlarının yüzde 85'ini dünya çapında satıyordu. Birkaç yıl içinde fotoğraf kâğıdı üretimine gerek kalmadı ve şirket iflas etti.
1998 yılındayken, çok değil üç yıl sonra 2001'de fotoğraflarınızı film kâğıdına çekmeyeceğiniz aklınıza gelmiş miydi? Dijital kameralar 1975 yılında icat edildi. İlk kameralar sadece 10.000 piksel kabiliyetindeydi. Bütün üstel teknolojilerde olduğu gibi dijital kameralar uzunca bir süre hayal kırıklığı yarattı ama daha sonra, sadece birkaç yıl içinde, film fotoğrafçılığına göre çok üstün olduğu kanıtlandı ve fotoğrafçılıkta kullanılan başlıca yöntem haline geldi.
Şimdi aynı şey yapay zekâ, sağlık, elektrikli/otomatik(şoförsüz) araçlar, eğitim, üç boyutlu baskı, tarım ve mesleklerde de oluyor.
Dördüncü endüstri devrimine, üstel yazılım teknolojisine hoş geldiniz!.. Bu yazılım kabiliyeti 5-10 yıl içinde geleneksel endüstri yöntemlerinin büyük bölümünü yok edecek.
Über'in sadece bir yazılımdan ibaret olduğunu, şirketin kendine ait bir tek otomobili bile olmamasına rağmen dünyanın en büyük taksi şirketi olduğunu hatırlatmak isterim.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Yunan Cumhurbaşkanı’nın Eşek Adası’na gitmesi, kimi tahrik ediyor? 01 Temmuz 2020 | 3.206 Okunma Toplumsal tepki balonu patladı 30 Haziran 2020 | 3.025 Okunma Şimdi AKP de mi “terör örgütü yandaşı” oldu? 29 Haziran 2020 | 6.219 Okunma Yeni bir kumpas ifşaatı 26 Haziran 2020 | 4.163 Okunma Bu nasıl bir oyundur? 25 Haziran 2020 | 3.700 Okunma