ANALİZ
Bakalım sadece topluma doping niteliğindeki
moral verme kampanyası daha ne kadar
sürdürülebilecek?
Bir anda patlama noktasına gelen
doları frenlemiş gibi görünmek ve
çıktıktan sonraki düşüşü başarı
olarak sunmak bana göre sadece ve sadece halka aptal
muamelesi yapmaktır.
Ne olup bittiğini bile fark edemeyen kimi
AKP’liler herkese “hain” diye
saldırarak “Çıkarken çok seviniyordunuz, şimdi düşüyor diye
karalar bağlıyorsunuz” şeklinde akla
ziyan sözler söylüyorlar.
Oysa işin gerçeği şu ki, dövizin
düştüğü falan yok.
3 ay önce ilk kıpırdanmaya başladığında henüz
4 lirayı bile görmemiş olan
dolar, bugün 6 liranın biraz
altında tutunmaya çalışıyor.
Arada gördüğü 7.05’lik fiyat nedeniyle de
doların geldiği bu nokta ekonomiden hiç anlamayan
sadece kendi bakkal hesabını bilebilen topluma
sanki büyük bir başarı gibi yutturulmaya
çalışılıyor.
Tedbir diye ortaya atılan görüş ve alınan
kararların şu ana kadar hiçbir geçerliliği
yok.
Yabancı yatırımcılarla yapılan toplantıların da
bir anlamı olduğunu söyleyemeyiz.
Güven, “bana güvenin” demekle ya da şatafatlı
gösterilerle “Burada hiçbir sorun yok” mesajı
vermekle sağlanmıyor.
Kurtarıcı gibi sunulmak istenen Katar’a yapılan
yalakalıkların da ekonomik bir değeri yok.
Bu ülke hemen her krizde “10 milyar dolar – 20 milyar dolar
yatırım yapacak” haberleriyle parlatılıyor.
Sorulması gereken şu; yatırım yaptığı
söylenen bu ülkeler yatırımlarını hangi alanlarda yapıyorlar ve
yapacaklar? Bu yatırımlar istihdam yaratacak mı? Yoksa bize dost
gibi görünen bu Müslüman ülkeler aslında krizden yararlanarak
paradan para mı kazanacaklar?
İktidar şu anda
sanal bir zafer sarhoşluğu yaşıyor sanki.
Araya bayram tatili girecek, muhtemelen bu sürede
önemli bir işlem yapılmayacağı için sorunu dengede
tutabilirler.
Ancak kamuoyuna da övünerek anlattıkları
“bir ekonomik darbeyi de savuşturduk” söyleminin
gerçek önlemlerini hayata geçiremezlerse
sonbaharda büyük bir travma
yaşamamız kimseye sürpriz olmamalıdır.
UYARI