Bİ SORALIM BAKALIM
Önce fotoğrafa iyi bakın.
Yandaş-tetikçi medya “Bu bir ilk” diye yayın
yaptı.
Neymiş, ilk kez bir bakan, Beyaz Saray’da Başkan
tarafından kabul edilmiş.
Amerika’dan gelen her memur, saraya çıkıp
Cumhurbaşkanı’yla görüşüyor.
Demek ki Amerika bugüne kadar kimseyi ciddiye
almamış.
Sevinçleri bu yüzden.
Aşağılık duygusunun dışa vurumu aslında.
“Yaşasın Amerika bizi seviyor.”
Zaten hem bu
görüşme, hem de damadın Amerika seferi ile ilgili verilen bilgilere
bakıldığında bu çok açık biçimde görülüyor.
“Dış güç” olarak tanıtılan, doların
artmasından 15 Temmuz’un arkasındaki güç olmaya, PKK’ya destek
vererek Türkiye’yi bölmeye çalışmaktan, papazları casus olarak
kullanmaya pek çok konuda suçladığımız Amerika’dan “şefaat
dilendiğimiz” açıkça görülüyor.
Damat, Savunma Bakanı, saray danışmanları yaptıkları bütün
açıklamalarda Amerika’nın artık elindeki sopayı bırakarak
cezalandırıcı yöntemlerden vazgeçmesini, Türkiye’ye
şefkatle yaklaşması istiyor.
Türkiye’yi ne kadar acınacak hale getirdiler
böyle.
Dönelim yine fotoğrafa.
Trump, bomboş bir masada oturuyor.
Not tutacak bir kağıdı bile yok.
Karşısına damadı almış.
Bir yanına Hazine Bakanı’nı, bir yanına da
kendi damadını oturtmuş.
Ağırlıyormuş yandaş-tetikçi medyaya göre.
Ne bir çay, ne bir kahve.
Bizim damat;
Amerikalı damadın himmetiyle girdiği Oval Ofis’te
kendi ifadesiyle “Cumhurbaşkanımızın mesajlarını
iletiyor” Amerikan Başkanı’na.
Peki nerede Amerika’daki Türk Büyükelçisi?
Kim tutuyor notları?
Gerçi çok uzun süredir
çadır devleti gibi yönetildiğimiz için bu tür
toplantılarda zabıt tutulmuyor.
“Devlet sırrı” diyorlar.
Bir Türk bakanla Amerikan Başkanı arasındaki görüşmeler
devlet sırrı olabilir mi?
Eğer devlet sırrıysa tek özelliği Başkan’ın damadı
olmak olan Kushner bu sırları öğrenecek ama Türk
Milleti’nden saklanacak, öyle mi?
MERAK ETTİĞİM ŞEYLER
Bu iktidarın hiçbir konuda ilkesi yok.
Dün ak dediğine bugün rahatlıkla
kara diyebilir.
İlkesiz oldukları için söylediklerini ve
yaptıklarını da unutuyorlar.
Hep “Dün dündür bugün bugün” taktiğini
kullanıyorlar.
Damat Bey, Amerika’da bizim yandaş tetikçi medyaya göre
“Harikalar yaratıyor” ama yabancı basına göre
“Türkiye hiç bu kadar rezil olmamıştı.”
Tabii
Damat Bey de hiç eksilmeyen o tuhaf gülüşüyle
Amerika gezisinin fevkaladenin fevkinde başarılı
olduğunu vurguluyor her gün.
Son yaptığı konuşmada şunu söyledi damat beyimiz; “Gerek
yıl sonu, gerek ilk çeyrekteki iyileşmelere, Türkiye’nin ortaya
koyduğu performansa bakıldığında gayet başarılı bir süreç oldu.
Bugüne kadarki en yoğun katılımlı JP Morgan yatırımcı konferansı
oldu. Birçok soruya cevap verdik. Bunun yanında, sorulmayıp da
birçok insanın aklında olan sorulara da yanıt verdiğimiz etkin bir
JP Morgan yatırımcı toplantısı oldu. Açıkçası Türkiye, yeni ekonomi
programı döneminde büyük meydan okumalardan başarıyla çıktığı bir
performans ortaya koyuyor.”
Tabii normal olarak
insanın gururlanması, göğsünün kabarması gerekiyor
değil mi?
Ben de öyle olsun istiyorum ama konuşmanın içinde geçen JP
Morgan adını duyunca ne diyeceğimi bilemiyorum.
Bu JP Morgan değil miydi, daha seçimlerden biri
iki hafta önce Türkiye ekonomisini baltalamaya
çalışan yabancı ajanların kuruluşu?
Bu JP Morgan değil miydi döviz operasyonları ile
Türkiye’yi açmaza almaya çalışan?
Ve bu iktidar, JP Morgan hakkında
soruşturma emri vermemiş miydi?
15 gün sonra ayakları kıçlarına çarparak koşup
JP Morgan toplantısına katılmak ve
“Başımızı okşadılar çok mutluyuz” türü açıklamalar
yapmak da neyin nesi oluyor?
ŞAŞIRDIM
Panik içinde olunca hata da çok yapılır.
Hani atalarımız “Acele işe şeytan karışır” derler
ya; AKP’nin “olağanüstü itiraz” konusundaki
aculluğu buna tipik örneklerden biri.
Bavulla; hem de üç bavulla götürmüşler
“sözde” belgeleri ve kanıtları.
Hangi şaşkının işi acaba çok merak ettim.
Belgeleri, kanıtları bavulla götürdüğünüzde en aptalına
kadar bu milletin aklına gelen tek şey olur;
Balyoz kumpası.
Yakın tarihin en rezil, en aşağılık kumpasının
sembolüdür o bavul.
Kimilerinin gazeteci süsü vererek ortaya sürdüğü
bir tetikçi, AKP milletvekilinden aldığı “sözde”
belgeleri bir bavula koyup savcıya götürmüştü.
O sıralar o tetikçi çocuk kahraman ilan
edilmişti.
Şimdi bizzat bu iktidar sahipleri tarafından
“terörist” ilan edilerek hapse atıldı.
Patronu, gazeteci roman yazarı da aynı suçtan
içerde.
Açıkçası unutuldular bile.
Bir zamanların kahramanlarını şimdi kimse
hatırlamadığı gibi ne ibretlik bir durumdur ki ağızlarına
almaya bile korkuyorlar, muhtemelen aynı akıbete
uğramadan işin içinden sıyrılmak için.
Şimdi söyler misiniz bana; bir dönemin rezilliğinin sembolü
olan bavulları bu seçimlerde, “CHP’liler hile yaptılar” diyerek
kullanmaya kalkmak şaşkınlık değildir de nedir?
En
AKP’li vatandaşın bile aklına gelecek olan Balyoz
kumpasıdır ve herkes ister istemez “Bu belgeler de
aynı o olaydaki gibi belgeler olmasın” diye
düşünecektir.
Bana göre hava hoş tabii.
Açıkçası böyle bir şaşkınlık benim hoşuma bile
gidiyor.
Benim canımı sıkan bu şaşkınların sanki çok
akıllılarmış gibi kibir abidesi edasıyla ortalıkta
dolaşmaları.
Ve son notum da şu; Bavul FETÖ’nün de simgelerinden
biri.
O şaşkın bunu biliyor mu acaba?