MERAK ETTİĞİM ŞEYLER
İktidar partisindeki belediye başkanlarını
azletme (istifa ettirme) operasyonlarının
birinci ayağı bitti. Şimdi gelen haberlere göre
bazı il merkezi belediye başkanları ile çoğu
büyükşehirlerdeki ilçe belediye başkanlarında.
Sistem “emir demiri keser” mantığı ile yürüyor.
Partinin genel başkanı “istifa edin” talimatı
veriyor. Başkanlar biraz ayak direseler bile
sonunda istifa ediyorlar. Çünkü
istifa etmemeleri halinde “sonucun çok
kötü olacağı” bildiriliyor kendilerine. Üstelik bu
gizli saklı da yapılmıyor. Gazete manşetlerini
süslüyor “Siz bilirsiniz haaa” uyarıları.
Durum böyle olunca hiçbir belediye başkanı buna
direnemedi. Anlı şanlı Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanı bile iki kere saraya çıkıp bir
kere havaalanında el pençe divan
durmasına rağmen sonucu değiştiremedi. Bir tek
Balıkesir Belediye Başkanı biraz daha
dirençli çıktı. O da ağlayarak
istifa etti. Diğerlerinden farkı partiden de
ayrılması oldu. Bir de diğerlerinin
söyleyemediğini açıkça söyledi ve
“istifadan başka çarem yok, tehditler aileme kadar
dayandı” dedi.
Dün de yazdığım gibi iktidar buna aldırmıyor bile.
Suçlanan kişi aslında devletin en tepesi ama
onların derdi değil. Yapılan resmi açıklamalar “böyle bir
şey mümkün değil” şeklinde.
Tabii bu olaya iktidar partisinin kendi iç sorunu
gibi bakabiliriz. Karışmamız da doğru
bulunmayabilir. Ancak öyle değil işte. Konu her ne kadar AKP’nin
iç sorunu gibi görünse de sonuçta
hukuk ve demokrasi katlediliyor.
Buna sessiz kalmak mümkün değildir.
Konuyla ilgili dün konuştuğum bir hukukçu dostum “Türk Ceza
Kanunu’nun 114’üncü maddesine bir bak” dedi. Açıp baktım.
O madde aynen şöyle diyor;
MADDE 114.
1- Bir kimseye karşı;
a) Bir siyasi partiye üye olmaya veya olmamaya,
siyasi partinin faaliyetlerine katılmaya veya katılmamaya, siyasi
partiden veya siyasi parti yönetimindeki görevinden ayrılmaya,
b) Seçim yoluyla gelinen bir kamu görevine aday
olmamaya veya seçildiği görevden ayrılmaya,
Zorlamak amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, bir yıldan üç
yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
2- Cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka
aykırı başka bir davranışla bir siyasi partinin faaliyetlerinin
engellenmesi halinde, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına
hükmolunur.
Demek ki neymiş. Seçilmiş birine “istifa et” demek
bunun için baskı uygulamak hapis cezasını
gerektiren bir suçmuş. Oysa tehditler manşetlerde
geziyor. “İstifa etmezlerse kendileri bilir” diyen
bir İçişleri Bakanı’na sahibiz.
Peki, hukukun korunması, kanunların uygulanması için görevli olan
savcılarımız bu 114’üncü maddeyi
biliyorlar mı? Herhalde biliyorlardır. Bir şey yapabilirler
mi? Bence hayır.
CANIMI SIKAN ŞEYLER