YENİ ÖĞRENDİM
Yılbaşından bir gün önce çok sevdiğim dostlarımdan biri aradı. Ailesinden biri halen FETÖ davaları nedeniyle tutuklu. Silivri Cezaevi’nde kalıyor. Söylediğine göre son derece Atatürkçü olan bu aile ferdi içine düşürüldüğü kumpası ortaya çıkarmasına rağmen hâlâ hapisteymiş. Bunda görülen davalardaki duruşma aralarının çok uzun olmasının da etkisini olduğunu söyledi. Bir kişi haklılığını kanıtlasa bile birkaç ay sonraki duruşmaya kadar eli kolu bağlı kalıyormuş. Yakın dostum hapishane izlenimlerini ve aile yakınının anlattıklarını da aktardı bana. Öncelikle “FETÖ’cü” tanımıyla hapse atılanlara içeride pek iyi davranılmıyormuş. İçeride hayli kalabalık olmalarına rağmen cezaevi yönetimleri ile tutuklular arasında sürekli sürtüşmeler oluyormuş. Dostum “Kimi kadın gardiyanların türbanlı cemaatçi kadınların başlarını açtırarak fotoğraf çektirdiklerini anlattılar” dedi. Çok şaşırdım tabii. “Bu çok fena bir şey, bunu yapanlar nasıl insanlar?” diye tepki gösterdim. Dostum “Sakın şaşırma, bu kadın gardiyanlar öyle CHP’li falan değil. Hepsi AKP’nin fedaisi gibi çalışıyormuş” dedi. Söylenen doğruysa bu fotoğraflar niçin çekilir? Herhalde “söz dinlemezlerse” ortalığa saçılacaktır. Ancak bütün bunlara rağmen çok ilginç bir durum da var. O da şu; Darbeye katılmak, FETÖ’ya üye olmak, ByLock sistemini indirmek, cemaatin bankasına para yatırmak, çocuklarını cemaatin okullarına ya da dershanelerine göndermekle suçlanan ve hapiste yatan cemaatçiler çektikleri bütün eziyete rağmen hiçbir şekilde AKP iktidarı aleyhine konuşmuyormuş. Dostum “İçerideki yakınımın anlattığına göre kimsenin ağzından AKP’yi ya da Erdoğan’ı eleştiren bir cümle çıkmıyormuş. Sanki ağız birliği yapmışlar gibi iktidara yönelik tek kelime etmiyorlarmış” dedi. Tabii bunu görmek ve anlamak için ille hapishaneden bilgi almaya da gerek yok. Bu durum bütün duruşmalarda kendini gösteriyor zaten. Onca insan yargılanıyor ama hiçbirinden iktidara yönelik bir eleştiri duymuyorsunuz. Hatta tam tersine halka ateş açarken yakalanan subaylar bile haksızlığa uğradıklarını, darbe ile hiçbir ilgilerinin bulunmadığını, bu hükümete karşı olmadıklarını söyleyerek mahkemeleri etkilemeye çalışıyorlar. Entelektüel birikimleri çok üst düzey olan Ali Bulaç, Şahin Alpay gibi isimler bile iktidarı hiçbir konuda eleştirmezken cemaati ve mensuplarını yerden yere vuruyorlar savunmalarında. Peki, neden böyle oluyor? Bana göre cemaatçiler hâlâ kendilerini AKP iktidarından farklı bir yerde görmüyorlar. Belli ki çoğu bu günlerin geçeceğine ve AKP ile birlikte kaldıkları yerden devam edeceklerine inanıyorlar. Önemli bir bölümü ise tutuklu olmalarına Erdoğan’ın karar verdiğine ancak o affederse hapisten çıkacaklarını düşünüyor ve bu nedenle aleyhlerine kullanılabilecek bir cümle söylememeye çalışıyor. Şu konu bile Türkiye’de yargının ne hale geldiğinin bir göstergesi. Artık kimse yargıya güvenmiyor, inanmıyor.
HOŞUMA GİDEN ŞEYLER