Can Ataklı Sözcü Gazetesi

Cemaatin yerini Maarif Vakfı alıyor

ANALİZ Fetullah Gülen cemaati eğer eğitim işine el atmasaydı bu kadar güçlenebilir miydi? Bu soruya “kesinlikle hayır” cevabını verebilirim. Çünkü bu “dini cemaat” sadece dindar çevrelerde...

27 Ekim 2018 | 7.569 okunma

ANALİZ

Fetullah Gülen cemaati eğer eğitim işine el atmasaydı bu kadar güçlenebilir miydi?
Bu soruya “kesinlikle hayır” cevabını verebilirim.
Çünkü bu “dini cemaat” sadece dindar çevrelerde, tarikatlar aleminde ilgi görmedi.
Hatta asıl ilgiyi fazla dindar olmayan, laik yaşam biçimini benimsemiş bunun da ötesinde Atatürkçü, cumhuriyetçi kesimlerde gördü
Gülen cemaati 1990’lı yılların başından itibaren yükselen Siyasal İslamcı akımdan” etkilenen ve endişelenen sol, laik, cumhuriyetçi, Atatürkçü kesimlerin Biz de Müslümanız” savunmasını yapabilmelerini sağlayan bir araç gibiydi.
Çünkü bu cemaat kendi içinde “katı şeriatçı” bir yapı oluşturmasına karşın, dışarıya “dini yobazlık olarak algılamayan, eğitime, bilime önem veren” bir portre çizdi.
Refah Partisi’nin dinci dayatmasına ve bunun toplumda yükselen gücüne karşı bu kesimler hem kendi dindarlıklarını hatırladılar hem de dini bir kenara bırakmadan da bilimsel gelişmenin olabileceğine inandırdılar kendilerini.
Gülen cemaati, bunu eğitime önem vererek, daha doğrusu, aslında hayli pahalı okullar ve dershaneler açarak başardı.
Bu okulların hepsinde “Atatürk köşeleri!” vardı.
Öğrencilere dini baskı! yapılmıyordu.
Müfredatın içine ekstradan din dersleri! eklenmiyordu.
Fetullah Gülen hocaefendi! “türban” diye tutturmuyor, insanların özgür olması gerektiğini söylüyordu.
Böyle inandırdı! kendilerini laik Atatürkçüler.
Sonuçta kısa bir süre içinde Türkiye ve dünyanın birçok ülkesinde 1000’e yakın okul açıldı.
Bu okullara laik, Atatürkçü kesimden yüzlerce ziyaretçi götürüldü.
Her ziyaretçi dönüşünde “Hakkını verelim, adam dinci falan ama eğitimde müthiş” yorumları yapıyordu.
Dönemin askerleri bile Erbakan’a karşı “ılımlı Müslüman” olan Fetullah Gülen’in yanında yer alıyordu.
Ne büyük yanılgı.
Dilimizde tüy bitti ama anlatamadık.
AKP de bundan yararlandı.
Cemaati yanına aldı, güçlendi, palazlandı, cemaatin yurtdışında yetişmiş, teknolojiyi bir robot düzeyinde becerebilen müritlerini her türlü pis işte kullanarak Türkiye’ye dönüştürmeyi başardı ve “tek adam rejimine” kadar getirdi işi.
Sonunda para paylaşımında sorun çıkınca devlet gücü kullanılarak cemaat tasfiye edildi, malına, mülküne, parasına el konuldu.
Şimdi cemaatin yurtdışındaki okulları da birer birer aile vakfı gibi yönetilen fiilen Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na bağlı olan Maarif Vakfı’na geçiriliyor.
55 ülkedeki 164 cemaat okulu halen Maarif Vakfı’na geçmiş durumda.
Tabii bu devletin maddi gücüyle sağlanıyor.
Sayının daha da artacağı belirtiliyor.
Gülen cemaatinin eğitimle çok yükseldiğini gören Erdoğan aynı yoldan geçiyor.
Eski cemaatin yerini bu kez tamamen Erdoğan’a bağlı bir başka cemaat alıyor.
Yakında “Türkçe Olimpiyatları’nı” da yaparlarsa hiç şaşırmam.

BUNU YAZMAK GEREK

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Yunan Cumhurbaşkanı’nın Eşek Adası’na gitmesi, kimi tahrik ediyor? 01 Temmuz 2020 | 3.206 Okunma Toplumsal tepki balonu patladı 30 Haziran 2020 | 3.025 Okunma Şimdi AKP de mi “terör örgütü yandaşı” oldu? 29 Haziran 2020 | 6.219 Okunma Yeni bir kumpas ifşaatı 26 Haziran 2020 | 4.163 Okunma Bu nasıl bir oyundur? 25 Haziran 2020 | 3.700 Okunma