ANALİZ
Artık yandaş yazarlar açıkça Türkiye’nin
“ideolojisinin” tamamen değiştiğini yazıyorlar.
Türkiye Kemalist rejimden artık
Erdoğanist rejime geçmiş.
Kemalist nedir ben bilmiyorum.
Kurnaz yandaşlar her şeye rağmen dil
uzatmaya korktukları Atatürk’ü bir kenara
koyup “Bizim o büyük insanla derdimiz yok ama onun arkasına
sığınıp Kemalist rejimi kuran ve halka zulmedenlerle
uğraşıyoruz” diyorlar. Oysa Kemalizm diye
bir şey yok. “Ben Kemalistim” diyen varsa bana
göre yanılıyordur. Bu ayrı konu, gerekirse
tartışırız.
Belediye Başkanlarına yapılan tehditler sonucu
gelen istifalar AKP’nin yeni rejime iyice ayak
uydurduğunu gösteriyor. Bu istifalarla ortaya çıkan yeni
rejimin şifrelerini de çözebiliyoruz artık.
Örneğin yeni saray rejiminde demokrasi
Tayyip Erdoğan’ın seçilmesi anlamına geliyor.
Ağızlarından demokrasiyi düşürmeyenlerin tek derdi
Erdoğan’ın seçilmesi. Onun dışında kimsenin
önemi yok. Çünkü halkın seçtiği
Erdoğan diğer kişileri seçiyor ve
kendisini halk seçtiği için halka dayanarak kendi
seçtiklerini istediği an görevden
alabiliyor.
Yeni dönemde hukukun tanımı da değişti. Hukuk
demek Erdoğan’ın söylediklerini
kanun kabul ederek aynen uymak anlamına geliyor.
Eğer Erdoğan’a biat ediyor, onun söylediklerini
aynen yerine getiriyor, asla itiraz etmiyor, sormuyor
sorgulamıyorsanız hukuka çok bağlı birisiniz
demektir.
Yeni rejimde özgürlük “Erdoğan’ı savunmak” olarak
algılanıyor. Ne pahasına olursa olsun
Erdoğan savunulacak Bu savunma
özgürlük anlamına geliyor. “Bu nasıl
özgürlük sadece Erdoğan’ı savunmakla özgürlük mü olurmuş”
diyenlere cevap olarak da “Türbanı ve Kuran kurslarını da
savunuyoruz ya” cevabı veriliyor. Böylelikle
özgürlüğün kapsamı da genişletilmiş oluyor.
BUNU YAZMAK GEREK