ANALİZ
Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu Amerika Dışişleri Bakanı Rex Tillerson ile görüşmesinden sonra gazetecilerin sorularını cevaplarken çok ilginç bir itirafta bulundu. “Mümtaz” medyamız “otokontrol” kıskacında olduğu için bu itiraf neredeyse hiç yer bulamadı kendine. Bir gazeteci AKP genel başkanının “Bunlar hiç Osmanlı tokadı yememiş anlaşılan” sözlerini sordu Çavuşoğlu’na. Dışişleri Bakanı biraz düşünüp yutkunduktan sonra şunu söyledi; “Sorunları bizden gelen açıklamalara bağlarsanız gerçekçi olmaz. Bizim açıklamamız düşmanlık yapmak için yapılan açıklamalar değil. Biz siyasetçiler olarak bazen attığımız adımlarla kamuoyunun duygularını pozitif anlamda yönlendirebiliriz.” Bunun Türkçe’ye tercümesi şudur; “Cumhurbaşkanımız o sözü Amerika’ya ya da başkasına söylemedi. Bu sözler Türk halkının duygularını kabartmak için söylenmiş sözlerdir. Bu sözler milliyetçilik istismarıdır.” Bu köşeyi okuyan veya televizyon ekranlarında, radyo mikrofonlarında yaptığım konuşmaları dinleyenler uzun süredir “ iktidar içe başka dışa başka konuşuyor” dediğimi çok iyi biliyordur. İktidarın temel siyaseti bu. Dış dünya da bunu biliyor ve asla vazgeçmek istemediği AKP iktidarını ayakta tutmak için öylesine müthiş bir çaba harcıyor ki kendine yönelik hiçbir hakarete cevap bile vermiyor. Sonuçta ne istiyorlarsa bu iktidara yaptırıyorlar. Ama Türkiye’de halkın yarıya yakını medyanın da bombardımanı altında adeta ezilerek Türkiye’nin büyük zafer kazandığını sanıyor. İşte son bir iki günde yaşadıklarımıza bir bakın. Amerika ile neredeyse savaşacak hale gelmiştik güya. Amerikalı bakan geldi birkaç saat ve “başbaşa” görüşmeler yaptı. Bir anda “mutabakat” demeye başladık. “Menbiç vazgeçilmezimiz, PYD oradan çıkacak” diyoruz ama bunu konuşacak heyetlerin taaa mart ortasında toplanmasını kabul ettik bile. Muhtemelen mart ayının sonunda Amerika elindeki PYD güçlerini 50 kilometre doğuya çekecektir. Asıl gümbürtüyü o zaman koparacaktır bu iktidar “İşte Amerika dize geldi” diye. Ki biraz daha tedbirsiz olanları bunu şimdiden söylemeye başladı bile. Tedbirli olanlar, AKP sözcüsü Mahir Ünal gibi hemen “diz çöktürdük” edebiyatına girmiyor da “Amerika ve Avrupa ile eşit olduğumuzu kabul ettirdik artık masaya eşit şartlarda oturuyorlar” diyor. Demek 15 yıldır bu ülkeler karşısında eşit değilmişiz, tabii farkında olmadan lafın buraya gideceğini anlamıyor Mahir Ünal. Deniz Yücel olayı da aynı. Almanya uzun süre normal yollardan taleplerde bulundu belli ki. Sonra yine belli ki çok ağır bir hamle yaptılar. İster istemez geri adım attık. AKP genel başkanının “Ben görevdeyken asla Almanya’ya vermem” dediği Yücel apar topar tahliye edildi ve anında yurtdışına gönderildi. Bu olayı “Terörist takası yaptık” zannıyla yüceltmeye ç alışan bazı akılsızlar var, görüyoruz onları ama dünya gerçeği anlamıyor mu zannediyoruz acaba? Şimdi son olarak muhtemelen Afrin’den de çekilme zamanımız geliyor. Çünkü bunca olay boşuna olmaz. Zaten Suriye ordusunun Afrin’e doğru yürüdüğü haberleri var ve bu yalanlanmıyor. İktidar ve yandaşları yine “Kararlı tutumumuz sonucu teröristler temizlendi, geri dönüyoruz” açıklamalarıyla millete yine destan edebiyatı yapacaklardır.
FIKRA GİBİ