AKP Genel Başkanı’nın gündeme attığı yeni konu İstiklal Marşı biliyorsunuz.
Güftesini “İslamcı bir şair” yazdığı için çok beğeniyor. Bu nedenle “değiştirilemez” diyor.
Ama “bestesi” çok kötüymüş. Çünkü besteyi yapan siyasal İslamcı değil. İstiklal Marşı’nı “batı tarzı” müziğin kurallarına göre bestelemiş.
Bu konu yıllardır tartışılıyormuş.
Daha önce de yazdım, kötü olan beste değil, ilk kıtanın iki mısrasında sözlerle müzik küçük bir uyumsuzluk gösteriyor.
Ancak 88 yıldır söylendiği için o sorun da çoktan ortadan kalktı.
Milli marşlar bütün dünyada o ülkelerin “kutsalı” gibi algılanır. Kimsenin aklına “değiştirelim şu milli marşımızı” demek gelmez.
Ama diyelim ki Erdoğan beğenmediği için yandaş yalakalarının da medya desteği ile “halkın yarıdan fazlasının” bu marşı sevmediği ortaya çıktı ve yenisinin bestelenmesi istendi.
İşte bu o kadar kolay değil.
Hikmet Sami Türk’ün mesajını görünce benim de aklıma geldi.
Mevcut anayasanın ilk üç maddesi “değiştirilemez, değiştirilmesi teklif bile edilemez” denilerek koruma altına alınmış durumda.
2019’da yürürlüğe girecek anayasada da bu maddeler aynen duruyor.
İlk üç maddeye göre “Türkiye Devleti’nin milli marşı İstiklal Marşı’dır.”
Yani İstiklal Marşı anayasa koruması altında ve değiştirilemez.
İstiklal Marşı’nı değiştirmek için “değiştirilemez, değiştirilmesi teklif bile edilemez” maddelerin değiştirilmesi gerekiyor önce.
Bu kadarcık bir engel var AKP Genel Başkanı’nın “yeni İstiklal Marşı” hevesinin önünde.
Bu arada “Erdoğan söylüyorsa desteklenmesi gerek” diye düşünen bir “yandaş/yancı” kesim var. Dün sabah bu anayasa engelini hatırlatan bir tweet paylaştım. Anında “Salak, aptal, bestesi değişiyor, bunu bile mi anlamıyorsun” türü mesajlar gelmeye başladı.
Bir milli marşın beste ve güfteden oluştuğunu nasıl anlatacağımı bilemedim tabii.
Bu arada uluslararası resmi toplantılarda eğer milli marşların çalınması gerekiyorsa sözler okunmaz, sadece müziği çalınır ki o da ayrı mesele tabii.
HOŞUMA GİDEN ŞEYLER
Gazeteci olarak çeşitli etkinliklere katılıyor, konferans, sohbet ve panellerde konuşmacılık yapıyorum zaman zaman.
Bu tür etkinliklerin sonunda genellikle bunu düzenleyen kurumlar günün hatırası olması için bir plaket veriyor.
Çarşamba akşamı Kocaeli’nin Derince İlçesi İYİ Parti İlçe Başkanlığı’nın davetlisi olarak bir sohbet toplantısına katıldım.
Yemekli toplantıda hayli kalabalık bir topluluğa iki saati aşkın konuşma yaptım, soruları cevaplamaya, görüşlerimi aktarmaya çalıştım.
Şunu belirtmeliyim; İYİ Parti gördüğüm kadarıyla örgütünü çok genç kadın ve erkeklerden oluşturuyor. Hiçbir parti toplantısında görmediğim kadar genç insan vardı o akşam. Zaten İlçe Başkanı Esra Tolu henüz 30 yaşında bir inşaat mühendisi.
Diğer yöneticiler de çok genç, hepsi pırıl pırıl görünüyor. Bu bence olumlu ve umut verici bir gelişme.
Bir başka gözlemim, partililerin fedakarca çalışması. Umarım bu sadece kuruluş aşamasındaki bir gayret olmaz ve hep böyle devam eder.
Sohbetin sonunda İlçe Başkanı Tolu “Size bu akşamın anısı olarak plaket yerine sizin adınıza Mehmetçik Vakfı’na yaptığımız bağışın teşekkür mektubunu sunmak istiyorum” dedi.
Bu çok güzel ve anlamlı bir hareket. Her etkinlikten bir plaketle dönmek yerine bu tür yararı olan armağanlar almak insanı çok daha mutlu ediyor.
Çerçeve içindeki bu teşekkür belgesini evimde bir gurur abidesi olarak saklayacağım.