ANALİZ
Son gelişmelere “dağ fare doğurdu” demeyeceğim ama yandaşların şişirdiği gibi “büyük temizlik” veya “büyük tasfiye” olmadı AKP'de. Ayrıca partide bir heyecan dalgası da yok. Erdoğan'ın yeniden genel başkan olması coşkuyla karşılandı, o kadar.
Çünkü bir tasfiye beklentisi var. Herkes hem birbirinden hem kendinden korkuyor. Yine herkes biliyor ki eğer cemaatle bir ilişki o kişinin tasfiyesine yol açacaksa koca parti içinde kendini kurtarabilecek tek kişi bile yok. Herkes bir şekilde cemaatle ilişkiliydi çoğu da çok ciddi maddi kazanımlar elde etti.
O halde AKP içinde kimse güven altında değil. Hiç umulmadık kişilerin bile başına bir anda “FETÖ belası” açılabilir.
Tabii bu durum ister istemez parti içinde bir “denge” oluşmasına da neden oluyor. Bir ihbarla okka altına herkes gidebilirse bunun da kontrol altında tutulması gerek.
Zaten gördüğüm kadarıyla özellikle saray tetikçileri bu nedenle ateş püskürüyor. Kendi hedeflerindeki kişilerin hâlâ partide duruyor olmasından çok rahatsız ve bunu Erdoğan'ın sonu olarak bile görüyorlar.
Sanıyorum Erdoğan da bu durumun farkında beklentilerin aksine genel başkan olduktan sonra hızlı bir tasfiyeye girişmedi.
Bunu yapmadı ama uyarıyor, diyor ki “Partide bir metal yorgunluğu hissediyorum. İlk günkü gibi çalışmaya tekrar başlamalıyız. Partimiz gençleşmeli, devrimci bir parti olarak üzerimize düşeni yapmak zorundayız.”
Sonra da 180 günlük yani 6 aylık bir süre tanıyor herkese, aba altından sopa gösterir gibi “Oldunuz oldunuz, olamadınız görürsünüz gününüzü” diyor.