ANALİZ
Türkiye'de her şey büyük hızla deforme oluyor.
Öyle bir iktidarımız var ki, sadece günü kurtarıyor. Dün ak
dediğine bugün kara demekten çekinmiyor.
İşin kötüsü arkasında öyle bir biatçı kesim var ki, ne olursa olsun
hiçbir şey sormuyor, hiçbir şeye itiraz etmiyor ve asla merak
etmiyor.
Cumhurbaşkanı başkanlık sistemi için eskiden “emperyalizmin
Türkiye'ye dayatmasıdır, Türkiye'de başkanlık sistemi olmaz” derken
alkışlayanlar bugün “Başkanlık en iyi sistemdir, Türkiye derhal
başkanlık sistemine geçmelidir” sözlerini de aynı şevkle alkışlıyor
örneğin.
Son günlerde HDP'ye yönelik yoğun bir baskı var. Bazı HDP
milletvekilleri “belli bir dava için kaldırılan dokunulmazlıklardan
yararlanılarak” tutuklandı.
Başta saray olmak üzere bütün bakanlar ve yandaşlar koro halinde
“Biz demiştik” diyorlar “Bizimle baş edemezsiniz, sen misin ifade
vermeye gelmeyen adamı böyle yaparız işte” diye haykırıyorlar.
Oysa çok değil üç yıl öncesine kadar iktidarın en sevdiği parti HDP
idi.
Terör örgütüyle masaya oturup pazarlıklar yapıyorlardı. Apo'yu
kutsayan açıklamaları “Ne güzel demokrasi nihayet Türkiye'ye geldi”
diyerek halka yutturmaya çalışıyorlardı.
Bunun için hepsi okumuş çocuklardan oluşan bir “Akiller heyeti”
bile kurmuşlardı.