ACAİP YAZILAR
AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan hiç
durmadan konuşuyor. Sabah bir yerde
öğlen bir yerde öğleden sonra bir
meydanda, akşam bir yemekte konuşuyor da
konuşuyor. Öksürse canlı yayına geçen
haber kanallarımız da dur durak
dinlemeden gece gündüz AKP genel başkanının
konuşmalarını kamuoyuna yetiştirmeye çalışıyor.
“Atatürk” diyor örneğin Erdoğan “Bunlara
bırakamayız.” Bunlar kim? Kendinden
olmayan herkes. Sınav sistemini
yeni baştan düzenleyip anlatıyor. Otomobil
camlarına takılan koyu renkli filmler için
ceza yazılmamasını söylüyor.
Amerika’ya vuruyor, İsrail’e
çakıyor, Birleşmiş Milletler’e bir milyon bilmem
kaçıncı kez ayar veriyor.
Bazen kendi kendime “Erdoğan hepimize kafayı yedirmek, bizi
kendimizden soğutmak, aman be ne olursa olun artık
dedirtmek” için mi bu kadar çok ve tuhaf konuştuğunu
düşünüyorum ve bir sonuca varamıyorum.
Dün yine İstanbul’la ilgili konuştu örneğin.
Gerçekten kafayı sıyırmamak elde
değil. Diyor ki “Onlar yıktı biz ise inşa ediyoruz, ihya
ediyoruz. O yıkan zihniyet hangi zihniyetti? Malum CHP
zihniyetiydi.” Neymiş bu Cehape zihniyeti
böyle. Hiç iktidara gelmediği halde bütün
kötülüklerin anası olarak gösteriliyor. Ya
maazallah bir de iktidar yüzü görseymiş ne
olacakmış?
Sonra gençlere sesleniyor ve İstanbul’u yeniden
fethettiklerini söylüyor. Cümleleri son derece
çarpıcı. Sanki 1994’den beri İstanbul’u kendileri
yönetmiyormuş gibi “istiladan” söz ediyor Şöyle
diyor; “Şehirlerimiz gecekonduların, zevksiz binaların
istilasına uğradı. Artık şehirlerimizin çirkin binalarla
kirletilmesine tahammül edemeyiz.” Hasbinallah. Belediye
Başkanı seçilirken “Evet gecekonduda oturuyorum. Ne var
bunda, bu fakir millet başını sokacak bir ev bulmuş çok mu
görüyorsunuz?” diye gazeteci azarlayan
sanki bizdik. Boğaz’ın tepelerine pıtrak gibi
kaçak evleri konduranlar bu şehrin elitleriydi
sanki.
Ama Erdoğan’ın en kafa yedirecek sözleri
“dikey yapılaşma” üzerine. AKP Genel
Başkanı valilerden, belediye başkanlarından rica ediyor
“lütfen” diyor “şu dikey yapılaşmaya
illerimizde, ilçelerimizde müsaade etmeyelim. Bu konuda, bizim
mimari anlayışımızda yatay mimari esastır, biz buna odaklanmalıyız.
Şehirlerimizin çirkin binalarla kirletilmesine daha fazla tahammül
edemeyiz. Köylerimizi, yaylalarımızı çirkin yapıların istilasına
izin vermemeliyiz.” Arada itiraf da var. Sadece şehirleri
değil yaylaları da katletmişler ona da üzülüyor. Gerçekten
akıl alır gibi değil. Erdoğan gelene kadar
İstanbul’da gökdelen mi vardı? Devletin boş
arazilerine 40-50 katlı binaları yaptıran sanki
bizleriz. Belediyeler “iş halledemiyor” diye
gökdelenli AVM’li yapılara izni bakanlık katlarına çektirenler
sanki Cehapeliler. AKP Genel Başkanı galiba
“cemaat konusunda kandırıldım, Allah affetsin dediğimde
hepsi inanıyor” diye düşünüyor olmalı.
Erdoğan tarihi restorasyonlardan da çok rahatsız.
Gerçekten insanın beynini yercesine
“Restorasyon deyince akla içimizi acıtan nice görüntü de
geliyor. Tüm gayretlerimize rağmen tarih ve kültür cellatları kol
geziyor” diyor.
Neresinden tutacağız neresinden
konuşacağız vallahi bilemiyorum. Hiç
bilmeyen biri Erdoğan’ı dinlerken
“acımasız bir muhalif” olduğunu düşünür herhalde.
Çünkü kendi yaptıklarını öyle bir
eleştiriyor ki, inanın bu
eleştirileri burada yazmaya kalksak
danışmanları hemen “cumhurbaşkanına
hakaret ediliyor” diye ihbar eder savcılar da anında
harekete geçer.
KOMİK