ANALİZ
İki hafta önce; “Ya PYD ya Türkiye” Şimdi; “Bizi aynı kefeye koyamazsın”
Askerimizi “IŞİD'i takip ve yok etmesi için” Suriye'ye
sürdük.
Medya bir anda “kahramanlık öyküleriyle” doldu. Türk askeri
kahramanca Suriye topraklarında yürüyordu, IŞİD çaresiz
kaçıyordu.
Oysa bir gün sonra anladık ki, askerimiz tek kurşun bile atmadan
Cerablus'a girmişti. Hiçbir direnişle karşılaşmamıştık. Garip olan,
ortada tek IŞİD'li bile yoktu.
Sanki buhar olup uçmuşlardı.
Sonra işin rengi değişti. Askerimizi PYD'nin üzerine sürdüler.
Medya yine kahramanlık öyküleriyle doldu. Kahraman askerimiz PYD'ye
haddini bildiriyordu. 25 terörist öldürülmüştü.
Oysa aynı sırada Türk tankları PYD tarafından vurulmuş, bir
askerimiz şehit olmuştu.
Anadolu Ajansı “Suriye'deki ilk şehidimiz” diye duyurdu haberi.
Belli ki bundan sonra daha çok şehit geleceğine inanıyorlar.
Askerimizin PYD üzerine sürülmesi üzerine önce Amerika ayağa
kalktı. Dedi ki “Biz sana IŞİD'e müdahale için izin verdik. Derhal
bu saldırıları durdurun.”
Rusya canının sıkıldığını bildirdi. PYD'ye kendilerinin de önem
verdiğini söyledi.
Beklenmedik bir şekilde İran da devreye girdi. O da “Türkiye Suriye
topraklarını derhal terk etmeli” açıklaması yaptı.
Bunlara karşı iktidarımız sessiz kaldı. Adeta “Siz ne derseniz
deyin” havasındaydı.
Ancak dün itibarıyla yeni bir gelişme oldu ve Amerika Türkiye'nin
yapılan uyarılar sonunda PYD ile ateşkes anlaşması yaptığını
açıkladı ve “bölgede sessizlik sağlandı” dedi.
Bütün bu yazdıklarımı birkaç gün içinde yaşadık.
Hepsine birden bakınca, medyamızın kahramanlık diye adlandırdığı
olayların aslında Türkiye'nin gururunu nasıl yerle bir ettiğini,
dünyanın hiçbir ülkesinde en küçük bir itibarımızın kalmadığını
açıkça gösteriyor.