Can Ataklı Sözcü Gazetesi

İkinci “Mor Beyin’i külahıma anlatın” yazısı

ACAİP YAZILAR 15 gün kadar önce yazdığım “Mor Beyin’i külahıma anlatın” yazısına çok yoğun tepkiler gelmişti. Bu yazımda darbe girişiminden bir buçuk yıl sonra “Bazı...

14 Ocak 2018 | 50 okunma

ACAİP YAZILAR

15 gün kadar önce yazdığım “Mor Beyin’i külahıma anlatın” yazısına çok yoğun tepkiler gelmişti. Bu yazımda darbe girişiminden bir buçuk yıl sonra “Bazı kişilerin cep telefonlarına iradesi dışında ByLock yüklendiği belirlenmiş. Başından beri bu ihtimali söylüyorduk ama telefonunda ByLock olduğu iddia edilen herkes darbecilikle vatan hainliği ile suçlanıyordu. Şimdi ne oldu da ByLock’un irade dışı yüklenemeyeceğini söyleyenler bir anda bunu kabul ediverdiler. Acaba telefonlarında ByLock çıkan önemli AKP’liler mi kurtarılacak” diye sormuştum. Ardından bir saldırı kampanyası başladı. Gördüğüm üç grup vardı saldıran. Birinci grup telefonunda ByLock olmadığını, bu konuda oyuna getirildiklerini söyleyenler. Bunların önemli bir bölümü cumhuriyetçi, Atatürkçü olanlardı. İkinci grup telefonunda ByLock olsun olmasın cemaatçiler. Elbette fırsatı kaçırmamak için çok iyi bildikleri karalama, korkutma, sindirme ve algı oluşturma kampanyası yapanlardı. Üçüncüsü ise bildiğimiz AKP’li paralı troller. Onları ciddiye bile almam zaten. Gazetecilik hayatım boyunca vatandaştan gelen tepkilere çok özen göstermeye çalıştım. Bir kişinin bile eleştirisi önemlidir bence. Ama sayı çoğaldığında gerçekten bir hata yapmış olabileceğimi asla göz ardı etmem. Nitekim bu olayda da, konu bilgimi aştığı için işin uzmanlarından, aynı zamanda telefonlara irade dışı ByLock sinyali gönderilmesi skandalını ortaya çıkaran isimlerden Koray Peksayar’ı Halk TV’deki Yazıişleri programına davet ettim. Peksayar bazı programların kullanılarak kişilerin cep telefonlarının iradeleri dışında ByLock  ile ilişkilendirilebileceğini bilimsel olarak anlattı. Peksayar’dan anladığım kadarıyla bu yüklemeler bir kişi hedef alınarak yapılamıyor. Kişiler yükledikleri bir programın içine gizlenmiş bir virüsün kurbanı oluyor. Cemaatçiler bazı programlar yazmışlar. Bunları “ücretsiz” olarak internete koymuşlar. Kişiler de bu programları cazip görüp telefonlarına yüklemek isteyince farkında olmadan ByLock’a bulaşmışlar. İşte böyle tuzağa düşmüş olan 11 bin kişi saptanmış, sayı belki artabilirmiş. Şimdi gelelim yazımın başlığını neden “İkinci ‘Mor Beyin’i külahıma anlatın’ yazısı” koyduğuma. Çünkü bu konuda insanın aklının almadığı bazı noktalar var. En önemlisi Mor Beyin olayında hedef seçilemiyor. Yani cemaat bir kişiyi tuzağa düşürerek telefonuna ByLock yüklemiyor. Cemaatin ücretsiz olarak sunduğu programları kişiler kendi istekleri ile yüklüyorlar. Demek ki kimse virüsün kimlere bulaştığını bilemiyor. Sadece ByLock yaygınlaştırılmış hale getiriliyor. Peki bunun amacı ne? Çünkü bu programlar yazıldığında henüz ByLock skandalı çıkmamış, cemaatin dinci faşist darbe kalkışması olmamış. Diyorlar ki “Cemaat ByLock’u çok kişiye bulaştırarak adamlarını kurtarmak istiyor.” İyi de cemaatçiler bu kadar mı akıllı da “ileride bir darbeye kalkışır da başarısız olursak ByLock başımıza iş açar, onun için herkese bulaştıralım da kendinizi kurtaralım” diye mi düşünmüşler? Ancak son okuduğum bir haber bu konudaki kuşkumu iyice artırdı. Kasım ayında yazdığım bir yazıda Erdoğan’ı Marmaris’ten Dalaman’a götüren ekibin de cemaatçilikten tutuklandığını belirterek “Bu darbeyle ilgili kuşkuları artırmıyor mu?” diye sormuştum. Öyle ya o gece darbe kalkışması oluyor, cemaatçi bir ekip Erdoğan’a suikast yapmak için operasyona başlarken başka cemaatçiler Erdoğan’ı onların elinden kaçırıyor. Mantıklı değil ki. Polis Sina Doğan, Erdoğan ve ailesini kaldıkları otelden alıp Dalaman Havalimanı’na taşıyan helikopterin üç kişilik ekibindeydi. Doğan, cep telefonuna ByLock yüklediği gerekçesiyle 22 Kasım 2016’da çıkarılan KHK ile ihraç edilmiş tam bir yıl sonra 20 Kasım 2017’de ise tutuklanmıştı. Şimdi o polisin telefona ByLock’un iradesi dışında yüklendiği belirlendi ve yeni KHK ile görevine iade edildi. Cemaatin hazırladığı bir program ne tesadüftür ki 2014’ten itibaren Erdoğan’ın helikopter ekibinde görev alan bir polise bulaşıyor. Galiba o gece olanların yavaş yavaş ortaya çıkmasından endişe edenler ortalığı temizlemek için ve kendilerini gizlemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Hep yazıyor ve söylüyorum ya “O gece yaşananların belki yüzde 15’ini bile bilmiyoruz” diye. Ama kimse heveslenmesin gerçekler bir gün mutlaka ortaya çıkar. Siz ne yaparsanız yapın.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Yunan Cumhurbaşkanı’nın Eşek Adası’na gitmesi, kimi tahrik ediyor? 01 Temmuz 2020 | 3.206 Okunma Toplumsal tepki balonu patladı 30 Haziran 2020 | 3.025 Okunma Şimdi AKP de mi “terör örgütü yandaşı” oldu? 29 Haziran 2020 | 6.219 Okunma Yeni bir kumpas ifşaatı 26 Haziran 2020 | 4.163 Okunma Bu nasıl bir oyundur? 25 Haziran 2020 | 3.700 Okunma