Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı ve çok büyük bir başarı ile sonlandırdığı Adalet Yürüyüşü ile ilgili en çok merak edilen konu şu; “Bu yürüyüşten sonra ne olacak, sonuç alınacak mı?”
Elbette böyle bir kitlesel gösteri her ülkede müthiş etki
yaratır. İktidarlar böyle bir protesto karşısında başlarını
ellerinin arasına alır ve düşünür sonra da gereğini yaparlar.
Tabii medeni ve demokratik ülkelerde zaten böyle bir gösteri olmaz,
nedeni basit o ülkelerde kimse adalet arayışına çıkmaz.
Adalet Yürüyüşü Türkiye’de elbette çok şeyi değiştirecektir. Ama bu
yürüyüşten iktidarın payına düşeceğini yapan varsa, bu büyük
yanılgı olur.
Çünkü bu iktidar demokrasi, hukuk, özgürlükler, insan hakları ve
adalet konusunda son derece duyarsız. Bunlar iktidar için gereksiz
ya da sadece “bizden olanlar” için uygulanabilir kavramlar.
AKP iktidarı iş başına geldiği günden bu yana “nitelik”ten değil
“nicelik”ten yana oldu. İktidar için varsa yoksa “sayısal üstünlük”
önemli.
Demokrasiyi böyle algılıyorlar. “Kim fazla oy alırsa onun dediği
olur” görüşü AKP’nin tamamına hakim. Sayısal üstünlük hedef olunca
hukukun üstünlüğü, insan hakları, özgürlükler, adalet de sadece bu
sayısal çoğunluğu elinde tutanların hakkı gibi görülüyor iktidar
tarafından. Ve bunu da aynen uyguluyorlar.
Adalet Mitingi’nin yapıldığı pazar günü Halk TV ekranlarından
“Göreceksiniz burada toplananlar iktidarın umurunda bile
olmayacaktır. Onlar hep kıyas peşindeler. Yarından itibaren
başlayacak 15 Temmuz etkinliklerini hep bu sayısal üstünlük üzerine
kuracaklar ve yaptıkları her yürüyüş ve mitingi Adalet Yürüyüşü ile
kıyaslayarak sayıca ne kadar fazla olduklarını söyleyeceklerdir”
dedim.
Ayrıca şunu da ekledim; “Saklasalar bile buradaki olağanüstü
kalabalıktan ve kararlılıktan etkilenmemeleri mümkün değil. Yine
göreceksiniz, adalet konusunda ders almak yerine daha da sertleşme
ve gerginleştirme politikası uygulayacaklardır.”
Nitekim dün sabah uyandığımızda iki üniversiteden 70 akademisyenin
daha gözaltına alındığını öğrendik. İktidar yürüyüşün sabahına
aralarında CHP’li bir tanınmış akademisyenin de olduğu 70 kişiyi
gözaltına almıştı. Adeta “Siz istediğiniz kadar yürüyün biz
bildiğimizi okuruz” demek istiyorlardı.
Kıyas yarışması yapacakları tahminim de daha miting akşamı
gerçekleşti. Başta TRT ve Anadolu Ajansı gibi devlet ağırlıklı iki
medya organı olmak üzere yandaş medyanın tamamı büyük mitinge
katılanların sayısını küçültme yarışına girdi. Saçma sapan
hesaplamalarla en az 2.5 milyon kişinin fiilen katıldığı mitinge
katılanların sayısını 50 bin ile 200 bin arasında gösterme yarışı
yaptılar.
Ama şunu söylemeliyim; tıpkı referandumda olduğu gibi AKP’liler de
dahil vatandaş gerçeği biliyor. Nasıl referandumda hayır çıktığı
halde evet açıklandıysa herkes bu mitinge katılanların milyonları
geçtiğini gördü.
Peki, iktidarın duyarsızlığı sonuçta galip gelir mi? Hayır, artık
taşlar yerinden oynadı, milletin ezici bir çoğunluğu üzerindeki ölü
toprağını, umutsuzluk ve karamsarlık bulutlarını attı. Bundan sonra
elbette iktidar devlet gücü kullanarak baskı ve zulüm uygulamaları
yapacaktır ama bunu sürdürebilmesi artık çok zordur.
ŞAŞIRDIM