DEDİKODU
Ankara'nın önceki gün önemli bir konuğu vardı. İngiltere'nin
referandum sonucu “Avrupa Birliği'nden çıkma kararı” almasından
sonra Başbakanlığa gelen Therasa May Ankara'da Başbakan Yıldırım ve
Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüştü.
Resmi görüşmelerden sonra hep bildik açıklamalar yapıldı.
Özellikle yandaş medya İngiltere Başbakanı ile “çok olumlu”
görüşmeler yapıldığını yazdı.
İngiltere Başbakanı 15 Temmuz'da yaşananların demokrasi için çok
önemli olduğunu söylemiş ve “Bu demokratik tavır sürmeli” demiş
örneğin.
Yine May Türkiye'nin önemini vurgulamış Türkiye'yi her zaman dost
ve müttefik olarak gördüklerini söylemiş.
Ekonomik olarak da çok güzel gelişmeler olmuş. Ortak uçak sanayi
için anlaşma bile imzaladık. İki ülke arasındaki ticaret hacminin
20 milyar dolara çıkması da öngörülmüş.
Konuk Başbakanla Suriye, Irak ve Kıbrıs konuları da ele alınmış
“ortak adımların ne olacağı”
ele alınmış.
Bunlar her resmi açıklamalarda kullanılan klişelerdir.
Oysa Ankara'daki bazı kaynaklarımın aktardığına göre İngiltere
Başbakanı ile yapılan görüşmelerde çok başka ayrıntılar da var.
Theresa May Türkiye'ye gelmeden önce Amerika'nın yeni seçilen
Başkanı Donald Trump'la görüştü.
Konuştuğum bazı Dışişleri kaynakları May'ın Trump'tan bazı mesajlar
getirdiğini söylediler.
Anlaşıldığı kadarıyla İngiltere de Amerika da Türkiye'nin girdiği
referandum sürecinden pek hoşnut değiller. Yapılmak istenen
değişikliğin Türkiye'yi demokrasi ve hukuktan uzaklaştıracağına
bunun da bir Batı müttefiki Türkiye'nin ortaklıktan kopması
anlamına geleceğini düşünüyor.
Trump henüz Türkiye ile direkt temasa geçmiş durumda değil. Nitekim
Cumhurbaşkanı bilerek/bilmeyerek bu durumu itiraf ediyor ve
“görüşme zemini arıyoruz” diyor. Saray Erdoğan-Trump görüşmesi için
talepte bulunuyor belli ki ama bundan henüz sonuç almış değil.
Kaynaklarıma göre işte tam bu sırada May'ın gelişi çok manidar. Bu
kaynaklarıma göre May Trump'ın “tarafınızı seçin, ilişkilerimizde
flu nokta kalmamalı” mesajını getirmiş olabilir.
İş sadece bununla da kalmıyor. May'den hemen sonra Alman Başbakanı
Merkel de geliyor. Hesapta Merkel'in gelişi mülteciler konusundaki
protokolün devamı için gibi görünüyor. Ama aynı kaynaklarım “benzer
bir uyarı Merkel'den de gelebilir” görüşünde.
Gözlediğim kadarıyla başta Amerika olmak üzere Batı Erdoğan'ın
tamamen iç politikaya yönelik esip gürlemesine artık bir cevap
verme ve olayı noktalama konusunda kararlı.
Türkiye safını seçmesi konusunda ciddi bir baskıya uğrayabilir.
İktidar ve saray bu baskıları “görüyorsunuz işte, bizi
kıskandıkları, büyümemizden duydukları rahatsızlık nedeniyle bizi
devirmek istedikleri için bakın neler yapıyorlar” deme gücü
gösterebilecek mi gösteremeyecek mi? Bunu da kısa bir süre sonra
göreceğiz.